Joust İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Joust İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Joust

Joust, İngilizce bir kelime olup, “atlı dövüşte karşı tarafın at sırtındaki rakibini sopayla düşürme” anlamına gelir. Bu aktivite orta çağda sıklıkla yapılmaktaydı ve genellikle şövalyeler arasında düzenlenirdi.

İşte joust kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:

1. In medieval times, jousting was a popular form of entertainment. (Orta çağda, jousting popüler bir eğlence şekliydi.)
2. The knight prepared for the joust by polishing his armor. (Şövalye, zırhını parlatarak joust için hazırlanmıştı.)
3. The jouster rode his horse confidently towards his opponent. (Jouster, rakibine karşı kendinden emin bir şekilde atının üzerinde ilerledi.)
4. The crowd cheered as the jousters collided in the center of the arena. (Kalabalık, jouster’ların arenanın ortasında çarpıştığına sevinçle bağırdı.)
5. The jouster’s lance broke in half after hitting his opponent’s shield. (Jouster’ın mızrağı, rakibinin kalkanına çarptıktan sonra yarıldı.)
6. Jousting was a dangerous sport, as knights risked injury or even death. (Jousting, şövalyelerin yaralanma veya hatta ölüm riski taşıdığı tehlikeli bir spordu.)
7. The king watched the joust from his throne. (Kral, tahtından joust’u izledi.)
8. The jousters saluted each other before beginning the joust. (Jouster’lar, joust’a başlamadan önce birbirlerine selam verdiler.)
9. Jousting tournaments were often held to celebrate important events. (Önemli olayları kutlamak için jousting turnuvaları sık sık düzenlenirdi.)
10. The jouster’s horse stumbled and he was thrown from his saddle during the joust. (Jouster’ın atı tökezledi ve joust sırasında sadelden fırladı.)
11. The queen awarded the winner of the joust with a golden cup. (Kraliçe, joust’un kazananına altın bir kupa verdi.)
12. The jousters wore brightly colored tunics to make them easier to identify. (Jouster’lar, kendilerini daha kolay tanımlamak için canlı renkli tunikler giyiyordu.)
13. The joust lasted for several hours, with neither jouster able to unseat the other. (Joust, her iki jouster’ın da birbirini düşüremediği birkaç saat sürdü.)
14. The knight was declared the champion of the joust after winning three rounds. (Şövalye, üç tur kazandıktan sonra joust’un şampiyonu ilan edildi.)
15. The jousters exchanged blows, trying to knock each other off their horses. (Jouster’lar, birbirlerini atlarından düşürmeye çalışarak darbeler aldı

16. The jousters circled each other, looking for an opportunity to strike. (Jouster’lar, birbirlerini çevreleyerek vurma fırsatı arıyorlardı.)
17. Jousting required a great deal of skill and practice to master. (Jousting, ustalaşmak için çok fazla beceri ve pratik gerektiriyordu.)
18. The jouster’s lance pierced his opponent’s armor, causing him to fall from his horse. (Jouster’ın mızrağı rakibinin zırhını delerek atından düşmesine neden oldu.)
19. The joust ended in a draw when both jousters were unable to unseat each other. (Her iki jouster’ın da birbirini düşüremediği için joust berabere sonuçlandı.)
20. The jousters bowed to the king and queen after the joust was over. (Jouster’lar, joust bittikten sonra kral ve kraliçeye başlarını eğdiler.)

(Türkçe çeviriler kalın ve kırmızı renkle belirtilmiştir.)