Jeopardize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jeopardize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jeopardize (risk, endanger) :

Jeopardize kelimesi, bir şeyin tehlikeye atılması veya riske sokulması anlamına gelir.

  1. His reckless driving could jeopardize the safety of everyone on the road. (Onun dikkatsiz sürüşü, yoldaki herkesin güvenliğini tehlikeye atabilirdi.)
  2. The company’s decision to cut corners on safety measures could jeopardize the well-being of its employees. (Şirketin güvenlik önlemlerinde kısmalar yapma kararı, çalışanlarının refahını tehlikeye sokabilir.)
  3. I don’t want to jeopardize my chances of getting into a good university by not studying hard enough. (Yeterince çalışmazsam iyi bir üniversiteye girmeme şansımı riske atmak istemiyorum.)
  4. Smoking during pregnancy can jeopardize the health of the unborn baby. (Hamilelik sırasında sigara içmek, henüz doğmamış bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir.)
  5. The athlete’s injury could jeopardize his career if it doesn’t heal properly. (Sporcu sakatlığı düzgün iyileşmezse, kariyerini riske atabilir.)
  6. The company’s failure to comply with regulations could jeopardize its license to operate. (Şirketin düzenlemelere uymaması, işletme lisansını tehlikeye atabilir.)
  7. Hiking in the mountains without proper equipment could jeopardize your safety. (Doğru ekipman olmadan dağlarda yürümek, güvenliğinizi tehlikeye atabilir.)
  8. Sharing personal information on social media could jeopardize your privacy. (Sosyal medyada kişisel bilgilerinizi paylaşmak, gizliliğinizi tehlikeye atabilir.)
  9. The storm could jeopardize the safety of the sailors on the small boat. (Fırtına, küçük teknedeki denizcilerin güvenliğini tehlikeye atabilirdi.)
  10. His lack of experience could jeopardize the success of the project. (Deneyimsizliği, proje başarısını riske atabilir.)
  11. Drinking and driving can jeopardize not only your own life, but also the lives of others on the road. (İçki içip araba kullanmak sadece kendi hayatınızı değil, aynı zamanda yoldaki diğer insanların hayatlarını da tehlikeye atabilir.)
  12. The delay in launching the product could jeopardize its marketability. (Ürünün piyasaya sürülmesindeki gecikme, piyasaya sunulabilirliğini riske atabilir.)
  13. Not taking care of your health can jeopardize your ability to enjoy life. (Sağlığınızla ilgilenmemek, yaşamı keyifle yaşama yeteneğinizi tehlikeye atabilir.)
  14. Cutting corners on building safety codes could jeopardize the lives of the people who work in the building. (Bina güvenlik kodlarında kısmalar yapmak, binada çalışan insanların hayatlarını tehlikeye atabilir.)
  15. The athlete’s use of performance-enhancing drugs could jeopardize

his eligibility to compete in future events. (Sporcunun performans arttırıcı ilaç kullanımı, gelecekteki yarışmalara katılım hakkını tehlikeye atabilir.)
16. Not following proper food safety protocols could jeopardize the health of restaurant patrons. (Doğru gıda güvenliği protokollerine uymamak, restoran müşterilerinin sağlığını tehlikeye atabilir.)

  1. The company’s failure to pay its bills on time could jeopardize its credit rating. (Şirketin faturalarını zamanında ödememesi, kredi notunu riske atabilir.)
  2. Using a fake ID could jeopardize your ability to get a job or rent an apartment. (Sahte kimlik kullanmak, iş bulma veya apartman kiralama yeteneğinizi riske atabilir.)
  3. Skipping important steps in a project plan could jeopardize its successful completion. (Proje planındaki önemli adımları atlamak, başarılı bir tamamlanmayı riske atabilir.)
  4. Failing to wear a helmet while riding a motorcycle could jeopardize your safety in case of an accident. (Motosiklet sürerken kask takmamak, bir kaza durumunda güvenliğinizi tehlikeye atabilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.