Jelly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jelly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jelly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jelly, Türkçe’de “jöle” olarak bilinen, genellikle tatlı olarak tüketilen bir gıda maddesidir.

  1. I love to spread grape jelly on my toast. (Ben tostuma üzüm jölesi sürmeyi severim.)
  2. The kids had a great time playing with the wobbly jelly. (Çocuklar sallanan jöleyi oynayarak harika vakit geçirdiler.)
  3. We need gelatin to make the jelly set. (Jöleyi sertleştirmek için jelatin gerekli.)
  4. The cherry jelly was so sweet and delicious. (Kiraz jölesi çok tatlı ve lezzetliydi.)
  5. I accidentally spilled some jelly on my shirt. (Kazara gömleğime biraz jöle döktüm.)
  6. I prefer strawberry jelly over grape jelly. (Ben üzüm jölesine göre çilek jölesini tercih ederim.)
  7. The colorful jelly cubes were a hit at the party. (Renkli jöle küpleri partiye damga vurdu.)
  8. My grandmother always made the best homemade jelly. (Büyükannem her zaman en iyi ev yapımı jöleyi yapardı.)
  9. I can’t believe how much sugar is in this jelly. (Bu jölede ne kadar çok şeker olduğuna inanamıyorum.)
  10. Would you like some jelly on your pancakes? (Pancake’in üzerine biraz jöle ister misin?)
  11. The jellyfish washed up on the beach. (Denizanası plaja vurdu.)
  12. I’m allergic to jellyfish stings. (Denizanalarının sokmasına karşı alerjim var.)
  13. The jelly in the center of the doughnut was my favorite part. (Donatın ortasındaki jöle benim favori kısmımdı.)
  14. The gelatinous jelly felt strange in my mouth. (Jelatinli jöle ağzımda garip hissettirdi.)
  15. I always keep a jar of jelly in my pantry. (Ben her zaman dolabımda bir kavanoz jöle bulundururum.)
  16. The kids giggled as they watched the jelly wiggle on their spoons. (Çocuklar kaşıklarında sallanan jöleyi izlerken kıkırdadılar.)
  17. My mom used to make peanut butter and jelly sandwiches for my school lunch. (Annem okul öğle yemeğim için fıstık ezmesi ve jöleli sandviçler yapardı.)
  18. I need to buy more jelly for the party this weekend. (Bu hafta sonu parti için daha fazla jöle almam gerekiyor.)
  19. The texture of the jelly was slimy and slippery. (Jölenin dokusu kaygan ve sümüksüydü.)
  20. I always put a dollop of jelly on top of my ice cream. (Her zaman dondurmanın üzerine bir parça jöle koyarım.)
  1. The recipe called for strawberry jelly, but I used raspberry instead. (Tarif çilek jölesi istiyordu ama ben frambuaz jölesi kullandım.)
  2. The children were excited to make their own jelly in cooking class. (Çocuklar yemek dersinde kendi jölelerini yapmak için heyecanlıydılar.)
  3. I accidentally left the jar of jelly open and now it’s all dried out. (Kazara jöle kavanozunu açık bıraktım ve şimdi tümü kurudu.)
  4. The texture of the jellyfish tentacles was slimy and unpleasant. (Denizanalarının tentaküllerinin dokusu kaygan ve hoş olmayan bir hissiyat yarattı.)
  5. The waiter brought a small dish of grape jelly to go with the cheese plate. (Garson peynir tabağına eşlik etmek için küçük bir kase üzüm jölesi getirdi.)
  6. I don’t like the taste of artificial jelly. (Ben yapay jölelerin tadını sevmiyorum.)
  7. The jelly was too runny and didn’t set properly. (Jöle çok suluydu ve doğru şekilde sertleşmedi.)
  8. The jellyfish glowed in the dark water. (Denizanaları karanlık suda parladı.)
  9. I added a spoonful of raspberry jelly to my tea for extra sweetness. (Ekstra tatlılık için çayıma bir kaşık frambuaz jölesi ekledim.)
  10. The kids enjoyed playing with the colorful jelly toys. (Çocuklar renkli jöle oyuncaklarla oynamaktan keyif aldılar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.