Jealous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Jealous kelimesi Türkçe anlamı:
Kıskanç, kıskanmak anlamına gelir.
- My boyfriend is very jealous, he doesn’t like me talking to other guys. (Erkek arkadaşım çok kıskanç, başka erkeklerle konuşmamı sevmez.)
- She was jealous of her sister’s success. (Kardeşinin başarısından kıskandı.)
- He’s so jealous of his neighbor’s new car. (Komşusunun yeni arabasından çok kıskanıyor.)
- I’m not jealous of your new job, I’m happy for you. (Yeni işinden kıskanmıyorum, senin için seviniyorum.)
- He’s always been jealous of his best friend’s popularity. (En iyi arkadaşının popülerliğinden hep kıskanmıştır.)
- My sister is jealous of my relationship with my mom. (Kardeşim, annemle olan ilişkimden kıskanıyor.)
- He’s jealous of his sister’s talent in art. (Kız kardeşinin sanat yeteneğinden kıskanıyor.)
- I’m jealous of my friend’s trip to Hawaii. (Arkadaşımın Hawaii gezisinden kıskanıyorum.)
- She’s so jealous, she doesn’t even like me talking to my own family. (O kadar kıskanç ki, kendi ailemle bile konuşmama bile izin vermez.)
- He’s jealous of his co-worker’s promotion. (İş arkadaşının terfi etmesinden kıskanıyor.)
- My dog is jealous of the attention I give to my cat. (Kedime verdiğim ilgiyi kıskanıyor köpeğim.)
- She was jealous of her friend’s new dress. (Arkadaşının yeni elbisesinden kıskandı.)
- He’s so jealous that he won’t even let me have any male friends. (O kadar kıskanç ki, erkek arkadaşımın bile olmasına izin vermiyor.)
- I’m jealous of my friend’s musical talent. (Arkadaşımın müzik yeteneğinden kıskanıyorum.)
- She was jealous of her boyfriend’s ex-girlfriend. (Erkek arkadaşının eski sevgilisinden kıskandı.)
- He’s jealous of his friend’s success in business. (Arkadaşının iş hayatındaki başarısından kıskanıyor.)
- My cat is jealous of my attention to my boyfriend. (Erkek arkadaşıma verdiğim ilgiden kıskanıyor kedi.)
- She was jealous of her brother’s new girlfriend. (Erkek kardeşinin yeni kız arkadaşından kıskandı.)
- He’s so jealous that he checks my phone and emails. (O kadar kıskanç ki, telefonumu ve e-maillerimi kontrol ediyor.)
- I’m jealous of my friend’s fluency in Spanish. (Arkadaşımın İspanyolca’daki akıcılığından kıskanıyorum.)
- She’s jealous of her co-worker’s popularity among their colleagues. (İş arkadaşının diğer meslektaşları arasındaki popülerliğinden kıskanıyor.)
- He was jealous of his friend’s relationship with his girlfriend. (Arkadaşının kız arkadaşıyla olan ilişkisinden kıskandı.)
- I’m not jealous of my sister’s new car, I have my own car. (Kardeşimin yeni arabasından kıskanmıyorum, kendim de arabama sahibim.)
- She’s jealous of her cousin’s beauty. (Kuzeninin güzelliğinden kıskanıyor.)
- He’s so jealous that he won’t even let me talk to his female friends. (O kadar kıskanç ki, erkek arkadaşının diğer kadın arkadaşlarıyla bile konuşmama izin vermiyor.)
- I’m jealous of my friend’s ability to cook gourmet meals. (Arkadaşımın gurme yemekler pişirme yeteneğinden kıskanıyorum.)
- She was jealous of her colleague’s promotion. (İş arkadaşının terfi etmesinden kıskandı.)
- He’s jealous of his brother’s popularity on social media. (Kardeşinin sosyal medyadaki popülerliğinden kıskanıyor.)
- My cat is jealous of my attention to my newborn baby. (Yeni doğan bebeğime verdiğim ilgiden kıskanıyor kedi.)
- She was jealous of her best friend’s boyfriend. (En iyi arkadaşının erkek arkadaşından kıskandı.)
Hemen Yorum Yaz