Jaw İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jaw İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jaw (Çene) İle İlgili Örnek Cümleler

Jaw, İngilizcede “çene” anlamına gelmektedir.

  1. My jaw dropped when I saw the price. (Çenem düştü, fiyatı görünce.)
  2. He clenched his jaw in anger. (Öfkeyle çenesini sıktı.)
  3. The dentist examined my jaw for any problems. (Diş hekimi çenemi herhangi bir sorun için muayene etti.)
  4. She has a strong jawline. (Kuvvetli bir çene hattı var.)
  5. I need to exercise my jaw muscles for my singing. (Şarkı söylemek için çene kaslarımı çalıştırmam gerekiyor.)
  6. His jaw quivered as he tried to hold back tears. (Gözyaşlarını tutmaya çalışırken çenesi titredi.)
  7. The boxer received a punch to the jaw. (Boksör çenesine yumruk aldı.)
  8. She has a habit of grinding her teeth and clenching her jaw. (Dişlerini gıcırdatıp çenesini sıkmak alışkanlığı var.)
  9. The doctor recommended surgery to fix his misaligned jaw. (Doktor, çarpık çenesini düzeltmek için ameliyat önerdi.)
  10. He had to wear a jaw brace for several weeks after the accident. (Kazadan sonra birkaç hafta boyunca çene askısı takmak zorunda kaldı.)
  11. The dentist adjusted my jaw for a better bite. (Diş hekimi, daha iyi bir ısırık için çenemi ayarladı.)
  12. The cat was yawning, exposing its sharp teeth. (Kedi esniyordu, keskin dişlerini gösteriyordu.)
  13. The basketball player broke his jaw during the game. (Basketbol oyuncusu maç sırasında çenesini kırdı.)
  14. She had a strong grip on my jaw as she examined my mouth. (Ağzımı muayene ederken çeneme sıkıca tutundu.)
  15. The singer had to cancel the concert due to a sore jaw. (Şarkıcı, ağrılı bir çene nedeniyle konseri iptal etmek zorunda kaldı.)
  16. He nervously tapped his jaw with his fingers. (Sinirli bir şekilde parmaklarıyla çenesine vurdu.)
  17. The dentist made an impression of my teeth by putting a tray in my jaw. (Diş hekimi, çeneme bir tepsinin içine koyarak dişlerimin izlenimini aldı.)
  18. She wore a mouthguard to protect her jaw while playing sports. (Spor yaparken çenesini korumak için ağızlık taktı.)
  19. The shark’s powerful jaws were able to crush its prey. (Köpek balığının güçlü çeneleri avını ezmeye yetiyordu.)
  20. The patient had difficulty opening his jaw after the surgery. (Hastanın ameliyattan sonra çenesini açmakta zorluk çekti.)

More Example Sentences with “Jaw”

  1. She has a habit of clenching her jaw when she’s nervous. (Sinirli olduğunda çenesini sıkmak alışkanlığı var.)
  2. The surgeon had to wire his jaw shut after the accident. (Cerrah, kaza sonrası çenesini telle kapatmak zorunda kaldı.)
  3. He had a sharp jawline and piercing blue eyes. (Keskin bir çene hattı ve keskin mavi gözleri vardı.)
  4. The jaw bone is one of the strongest bones in the human body. (Çene kemiği, insan vücudundaki en güçlü kemiklerden biridir.)
  5. He opened his jaw wide to take a bite out of the sandwich. (Sandviçten bir lokma almak için çenesini genişletti.)
  6. The dentist noticed a clicking sound in my jaw when I opened and closed my mouth. (Diş hekimi, ağzımı açıp kapattığımda çenemde bir tıkırtı fark etti.)
  7. She had a lump on her jaw that turned out to be a benign tumor. (Çenesinde bir yumru vardı ve bu iyi huylu bir tümör çıktı.)
  8. The crocodile has an incredibly powerful jaw that can crush bones. (Timsahın, kemikleri ezebilecek kadar inanılmaz güçlü bir çenesi var.)
  9. The singer had to cancel her tour due to a painful jaw condition. (Şarkıcı, ağrılı bir çene durumu nedeniyle turunu iptal etmek zorunda kaldı.)
  10. He had a cleft chin and a strong jawline, giving him a very distinctive look. (Çift çene ve güçlü bir çene hattı vardı, ona çok farklı bir görünüm kazandırıyordu.)
  11. She had to undergo jaw surgery to correct her severe overbite. (Ciddi bir çıkık diş sorununu düzeltmek için çene cerrahisine girmesi gerekiyordu.)
  12. The dentist took an X-ray of my jaw to check for any problems with my teeth. (Diş hekimi, dişlerimde herhangi bir sorun olup olmadığını kontrol etmek için çenemde bir röntgen aldı.)
  13. He had a habit of grinding his jaw when he was stressed. (Stresli olduğunda çenesini gıcırdatmak alışkanlığı vardı.)
  14. The wrestler pinned his opponent’s jaw to the mat, preventing him from moving. (Güreşçi, rakibinin çenesini mindere bastırdı ve hareket etmesini engelledi.)
  15. The young boy lost his first tooth from his lower jaw. (Küçük çocuk alt çenesinden ilk dişini kaybetti.)
  16. The dentist gave him a jaw massage to relieve the tension in his muscles. (Diş hekimi, kaslarındaki gerginliği hafifletmek için ona bir çene masajı yaptı.)
  17. She had a small dimple in her chin, accentuating her strong jawline. (Çenesinde küçük bir çöküntü vard

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.