Jaw İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Jaw (Çene) İle İlgili Örnek Cümleler
Jaw, İngilizcede “çene” anlamına gelmektedir.
- My jaw dropped when I saw the price. (Çenem düştü, fiyatı görünce.)
- He clenched his jaw in anger. (Öfkeyle çenesini sıktı.)
- The dentist examined my jaw for any problems. (Diş hekimi çenemi herhangi bir sorun için muayene etti.)
- She has a strong jawline. (Kuvvetli bir çene hattı var.)
- I need to exercise my jaw muscles for my singing. (Şarkı söylemek için çene kaslarımı çalıştırmam gerekiyor.)
- His jaw quivered as he tried to hold back tears. (Gözyaşlarını tutmaya çalışırken çenesi titredi.)
- The boxer received a punch to the jaw. (Boksör çenesine yumruk aldı.)
- She has a habit of grinding her teeth and clenching her jaw. (Dişlerini gıcırdatıp çenesini sıkmak alışkanlığı var.)
- The doctor recommended surgery to fix his misaligned jaw. (Doktor, çarpık çenesini düzeltmek için ameliyat önerdi.)
- He had to wear a jaw brace for several weeks after the accident. (Kazadan sonra birkaç hafta boyunca çene askısı takmak zorunda kaldı.)
- The dentist adjusted my jaw for a better bite. (Diş hekimi, daha iyi bir ısırık için çenemi ayarladı.)
- The cat was yawning, exposing its sharp teeth. (Kedi esniyordu, keskin dişlerini gösteriyordu.)
- The basketball player broke his jaw during the game. (Basketbol oyuncusu maç sırasında çenesini kırdı.)
- She had a strong grip on my jaw as she examined my mouth. (Ağzımı muayene ederken çeneme sıkıca tutundu.)
- The singer had to cancel the concert due to a sore jaw. (Şarkıcı, ağrılı bir çene nedeniyle konseri iptal etmek zorunda kaldı.)
- He nervously tapped his jaw with his fingers. (Sinirli bir şekilde parmaklarıyla çenesine vurdu.)
- The dentist made an impression of my teeth by putting a tray in my jaw. (Diş hekimi, çeneme bir tepsinin içine koyarak dişlerimin izlenimini aldı.)
- She wore a mouthguard to protect her jaw while playing sports. (Spor yaparken çenesini korumak için ağızlık taktı.)
- The shark’s powerful jaws were able to crush its prey. (Köpek balığının güçlü çeneleri avını ezmeye yetiyordu.)
- The patient had difficulty opening his jaw after the surgery. (Hastanın ameliyattan sonra çenesini açmakta zorluk çekti.)
More Example Sentences with “Jaw”
- She has a habit of clenching her jaw when she’s nervous. (Sinirli olduğunda çenesini sıkmak alışkanlığı var.)
- The surgeon had to wire his jaw shut after the accident. (Cerrah, kaza sonrası çenesini telle kapatmak zorunda kaldı.)
- He had a sharp jawline and piercing blue eyes. (Keskin bir çene hattı ve keskin mavi gözleri vardı.)
- The jaw bone is one of the strongest bones in the human body. (Çene kemiği, insan vücudundaki en güçlü kemiklerden biridir.)
- He opened his jaw wide to take a bite out of the sandwich. (Sandviçten bir lokma almak için çenesini genişletti.)
- The dentist noticed a clicking sound in my jaw when I opened and closed my mouth. (Diş hekimi, ağzımı açıp kapattığımda çenemde bir tıkırtı fark etti.)
- She had a lump on her jaw that turned out to be a benign tumor. (Çenesinde bir yumru vardı ve bu iyi huylu bir tümör çıktı.)
- The crocodile has an incredibly powerful jaw that can crush bones. (Timsahın, kemikleri ezebilecek kadar inanılmaz güçlü bir çenesi var.)
- The singer had to cancel her tour due to a painful jaw condition. (Şarkıcı, ağrılı bir çene durumu nedeniyle turunu iptal etmek zorunda kaldı.)
- He had a cleft chin and a strong jawline, giving him a very distinctive look. (Çift çene ve güçlü bir çene hattı vardı, ona çok farklı bir görünüm kazandırıyordu.)
- She had to undergo jaw surgery to correct her severe overbite. (Ciddi bir çıkık diş sorununu düzeltmek için çene cerrahisine girmesi gerekiyordu.)
- The dentist took an X-ray of my jaw to check for any problems with my teeth. (Diş hekimi, dişlerimde herhangi bir sorun olup olmadığını kontrol etmek için çenemde bir röntgen aldı.)
- He had a habit of grinding his jaw when he was stressed. (Stresli olduğunda çenesini gıcırdatmak alışkanlığı vardı.)
- The wrestler pinned his opponent’s jaw to the mat, preventing him from moving. (Güreşçi, rakibinin çenesini mindere bastırdı ve hareket etmesini engelledi.)
- The young boy lost his first tooth from his lower jaw. (Küçük çocuk alt çenesinden ilk dişini kaybetti.)
- The dentist gave him a jaw massage to relieve the tension in his muscles. (Diş hekimi, kaslarındaki gerginliği hafifletmek için ona bir çene masajı yaptı.)
- She had a small dimple in her chin, accentuating her strong jawline. (Çenesinde küçük bir çöküntü vard
Hemen Yorum Yaz