İrascible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İrascible
İrascible, kolay kızan, öfkeli, çabuk sinirlenen anlamlarına gelir.
- My boss is very irascible, he gets angry easily. (Patronum çok sinirli, kolayca öfkelenir.)
- He has an irascible personality, it’s hard to work with him. (Onun kolay sinirlenen bir kişiliği var, onunla çalışmak zor.)
- The old man was irascible and shouted at the kids who were playing outside his house. (Yaşlı adam kolay kızan biriydi ve evinin dışında oynayan çocuklara bağırdı.)
- She tried to control her irascible temper but sometimes it was just too hard. (Kolay sinirlenen tepkisini kontrol etmeye çalıştı ama bazen çok zordu.)
- His irascible behavior led to his dismissal from the company. (Kolay öfkelenen davranışları şirketten kovulmasına neden oldu.)
- I avoid discussing politics with my irascible uncle because it always ends up in an argument. (Kolay sinirlenen amcamla siyaset konusunu tartışmaktan kaçınıyorum çünkü her zaman tartışmayla sonuçlanıyor.)
- The waiter was very irascible when I asked for a different dish. (Garson farklı bir yemek istediğimde çok sinirliydi.)
- Her irascible attitude made it difficult for her to make friends. (Kolay kızan tavırları arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
- The irascible customer yelled at the cashier for making a mistake in his bill. (Kolay öfkelenen müşteri kasıra faturasında hata yaptığı için kasiyere bağırdı.)
- He had an irascible outburst and broke the vase on the table. (Kolay kızan bir patlama yaşadı ve masadaki vazoyu kırdı.)
- The irascible coach was notorious for yelling at his players during games. (Kolay sinirlenen koç, maçlar sırasında oyuncularına bağırmakla ünlüydü.)
- Her irascible nature made it difficult for her to keep a job for long. (Kolay kızan doğası, uzun süre bir işte kalmasını zorlaştırdı.)
- The irascible driver honked at the car in front of him for not moving quickly enough. (Kolay öfkelenen sürücü, önündeki arabayı yeterince hızlı hareket etmediği için kornaya bastı.)
- He tried to control his irascible temper but failed miserably. (Kolay öfkelenen tepkisini kontrol etmeye çalıştı ama başarısız oldu.)
- The irascible boss made his employees feel uncomfortable in the workplace. (Kolay sinirlenen patron, çalışanlarını işyerinde rahatsız hissettirdi.)
- Her irascible outbursts were becoming more frequent and intense. (Kolay sinirlenme patlamaları daha sık ve şiddetli h
ale geliyordu.)
17. The irascible customer service representative hung up on me when I asked for a refund. (Kolay öfkelenen müşteri hizmetleri temsilcisi, iade istediğimde benimle telefonu kapattı.)
- His irascible behavior towards his colleagues caused tension in the workplace. (Kolay kızan davranışları meslektaşlarına karşı işyerinde gerginliğe neden oldu.)
- She had an irascible reaction to the bad news and started yelling at everyone. (Kötü haberlere kolay sinirlenerek, herkese bağırmaya başladı.)
- The irascible nature of the dog made it difficult for the owner to train him. (Kolay sinirlenen köpeğin doğası, sahibinin onu eğitmesini zorlaştırdı.)
Hemen Yorum Yaz