İntensely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Intensely İle İlgili Cümleler
Anlamı: Yoğun bir şekilde, şiddetle, büyük bir yoğunlukta
Örnek cümleler:
- She stared at him intensely. (O, ona yoğun bir şekilde baktı.)
- The sun was shining intensely. (Güneş yoğun bir şekilde parlıyordu.)
- The smell of the flowers was intensely sweet. (Çiçeklerin kokusu yoğun bir şekilde tatlıydı.)
- He felt intensely angry. (O, yoğun bir şekilde öfkeli hissetti.)
- She worked intensely to finish the project. (Proje için yoğun bir şekilde çalıştı.)
- The colors of the painting were intensely bright. (Tablonun renkleri yoğun bir şekilde parlaktı.)
- The storm was intensely loud. (Fırtına yoğun bir şekilde gürültülüydü.)
- He studied intensely for the exam. (Sınav için yoğun bir şekilde çalıştı.)
- The crowd was cheering intensely for the team. (Kalabalık takım için yoğun bir şekilde tezahürat yapıyordu.)
- The smell of the food was intensely spicy. (Yemeğin kokusu yoğun bir şekilde baharatlıydı.)
- The fire burned intensely. (Ateş yoğun bir şekilde yanıyordu.)
- She loved him intensely. (O, onu yoğun bir şekilde sevdi.)
- The pain in his leg was intensely sharp. (Bacağındaki ağrı yoğun bir şekilde keskindi.)
- The music was intensely emotional. (Müzik yoğun bir şekilde duygusaldu.)
- She focused intensely on her work. (İşine yoğun bir şekilde odaklandı.)
- The heat was intensely oppressive. (Sıcaklık yoğun bir şekilde bunaltıcıydı.)
- The suspense in the movie was intensely gripping. (Filmin heyecanı yoğun bir şekilde sürükleyiciydi.)
- He was intensely nervous before the interview. (Mülakattan önce yoğun bir şekilde gergindi.)
- The flavors of the dish were intensely complex. (Yemeğin tatları yoğun bir şekilde karmaşıktı.)
- The workout was intensely challenging. (Antrenman yoğun bir şekilde zordu.)
- The silence in the room was intensely awkward. (Odasındaki sessizlik yoğun bir şekilde garip ve rahatsız ediciydi.)
- She felt intensely guilty for what she had done. (Yaptıklarından dolayı yoğun bir şekilde suçlu hissetti.)
- The competition was intensely fierce. (Yarışma yoğun bir şekilde çekişmeliydi.)
- The scent of the perfume was intensely floral. (Parfümün kokusu yoğun bir şekilde çiçeksiydi.)
- He felt intensely grateful for their help. (Yardımları için yoğun bir şekilde minnettar hissetti.)
- The pain in her head was intensely throbbing. (Başındaki ağrı yoğun bir şekilde çarpıntılıydı.)
- The emotions in the room were intensely charged. (Odadaki duygular yoğun bir şekilde yüklüydü.)
- The exam was intensely difficult. (Sınav yoğun bir şekilde zordu.)
- The competition for the job was intensely competitive. (İş için yarışma yoğun bir şekilde rekabetçiydi.)
- The flavors of the wine were intensely fruity. (Şarabın lezzetleri yoğun bir şekilde meyvemsiydi.)
Türkçe Karşılıkları:
- Yoğun bir şekilde
- Şiddetle
- Büyük bir yoğunlukta
Hemen Yorum Yaz