İntact İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntact İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Intact Nedir?

Intact kelimesi, “zarar görmemiş, bozulmamış veya eksiksiz” anlamlarına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. The antique vase remained intact even after the earthquake. (Antik vazo depremden sonra bile bozulmadan kaldı.)
  2. The integrity of the evidence must be kept intact. (Kanıtların bütünlüğü korunmalıdır.)
  3. The castle’s outer walls are still intact. (Kale’nin dış duvarları hala sağlam.)
  4. The package arrived intact, without any damages. (Paket hasarsız şekilde geldi.)
  5. The team managed to keep their winning streak intact. (Takım, kazanma serilerini sürdürmeyi başardı.)
  6. His reputation remained intact despite the scandal. (Skandalın olmasına rağmen, ünü zarar görmedi.)
  7. The company’s policy of quality control has kept their reputation intact. (Kalite kontrol politikası şirketin ününü korumuştur.)
  8. The building was restored to its original intactness. (Bina, orijinal bütünlüğüne geri döndürüldü.)
  9. The DNA sample was kept intact and uncontaminated. (DNA örneği, sağlam ve kontaminasyonsuz olarak saklandı.)
  10. She wanted to keep the memories of her childhood intact. (Çocukluk anılarını korumak istedi.)
  11. The singer’s voice remained intact even after years of performing. (Şarkıcının sesi yıllar sonra bile bozulmadı.)
  12. The patient’s mental health remained intact despite the trauma. (Hasta, travmaya rağmen zihinsel sağlığını korudu.)
  13. The ecosystem must be kept intact for future generations. (Ekosistem, gelecek nesiller için korunmalıdır.)
  14. The old books were preserved in their intact form. (Eski kitaplar bütün halleriyle korundu.)
  15. The team worked hard to keep the project timeline intact. (Takım, proje zaman çizelgesini korumak için çalıştı.)
  16. The painting’s colors remained intact even after years of exposure. (Tablonun renkleri yıllarca maruz kalmaya rağmen bozulmadı.)
  17. The politician’s integrity remained intact throughout his career. (Politikacının dürüstlüğü kariyeri boyunca korundu.)
  18. The ship’s hull was still intact after the storm. (Fırtınadan sonra geminin gövdesi hala sağlamdı.)
  19. The museum’s collection of ancient artifacts is kept intact with proper conservation methods. (Müzenin antik eser koleksiyonu, uygun koruma yöntemleriyle korunur.)
  20. The group’s friendship remained intact despite living in different parts of the world. (Grubun arkadaşlığı, dünyanın farklı bölgelerinde yaşamalarına rağmen bozulmadı.)

Intact İle İlgili İdilomatik Ifadeler:

  1. Keep something intact: Bir şeyi korumak veya zarar görmemesini sağlamak.

    • It’s important to keep the historical monument intact for future generations. (Gelecek nesiller için tarihi anıtın korunması önemlidir.)
  2. Remain intact: Bozulmadan veya zarar görmeden kalmak.

    • The delicate glass figurine remained intact even after being dropped. (Hassas cam heykelciği düştükten sonra bile bozulmadan kaldı.)
  3. Intact family: Aile yapısının bozulmamış hali.

    • The study showed that children from intact families tend to perform better in school. (Araştırma, bozulmamış ailelerden gelen çocukların okulda daha iyi performans gösterme eğiliminde olduğunu gösterdi.)
  4. Intact skin: Bozulmamış veya hasar görmemiş cilt.

    • It’s important to keep your skin intact to prevent infections. (Enfeksiyonları önlemek için cildinizi bozulmamış tutmak önemlidir.)
  5. Intact hymen: Bozulmamış kızlık zarı.

    • The belief that a woman must have an intact hymen is a harmful and outdated notion. (Bir kadının bozulmamış bir kızlık zarına sahip olması gerektiği inancı zararlı ve modası geçmiş bir kavramdır.)
  6. Intact forest: Bozulmamış orman.

    • The preservation of intact forests is crucial for the conservation of biodiversity. (Bozulmamış ormanların korunması, biyolojik çeşitliliğin korunması için önemlidir.)
  7. Intact species: Bozulmamış türler.

    • The extinction of intact species is a result of human activity and environmental degradation. (Bozulmamış türlerin yok oluşu, insan faaliyetleri ve çevresel bozulmanın bir sonucudur.)
  8. Intact cell: Bozulmamış hücre.

    • The scientist was able to observe the intact cell under the microscope. (Bilim adamı, mikroskop altında bozulmamış hücreyi gözlemlemeyi başardı.)
  9. Intact building: Bozulmamış bina.

    • The historic building was restored to its intact state after years of neglect. (Tarihi bina, yıllarca ihmal edildikten sonra bozulmamış haline geri getirildi.)
  10. Intact memory: Bozulmamış anı.

    • The song brought back intact memories of her childhood. (Şarkı, çocukluk anılarını bozulmamış halde geri getirdi.)

Türkçe Karşılıkları:

  1. korumak, muhafaza etmek
  2. bozulmadan kalmak
  3. sağlam aile
  4. bozulmamış cilt
  5. bozulmamış kızlık zarı
  6. bozulm

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.