İnkling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Inkling
İnkling, bir şeyin varlığına dair küçük bir belirti veya ima anlamına gelir.
- I have an inkling that he is lying. (Onun yalan söylediğine dair bir fikrim var.)
- She had an inkling that her boyfriend was going to propose. (Erkek arkadaşının teklif edeceğine dair bir hissi vardı.)
- I don’t have even an inkling of what she’s talking about. (O ne hakkında konuştuğuna dair bile bir fikrim yok.)
- He gave me an inkling of what he was planning. (Ne planladığına dair bir ipucu verdi.)
- She had an inkling of what was to come. (Neler olacağına dair bir hissi vardı.)
- I had an inkling that the meeting would be canceled. (Toplantının iptal edileceğine dair bir hissim vardı.)
- He had an inkling that he would win the game. (Oyunu kazanacağına dair bir hissi vardı.)
- I had an inkling that she was unhappy. (Mutlu olmadığına dair bir hissim vardı.)
- They didn’t have even an inkling of the danger they were in. (Bulundukları tehlikenin farkında bile değillerdi.)
- She had an inkling that her boss was going to fire her. (Patronunun onu kovacağına dair bir hissi vardı.)
- He had an inkling that his wife was planning a surprise party for him. (Karısının ona sürpriz bir parti planladığına dair bir hissi vardı.)
- I don’t have the slightest inkling of what she wants from me. (Benden ne istediğine dair en ufak bir fikrim yok.)
- She had an inkling that her son was hiding something from her. (Oğlunun kendisinden bir şeyler sakladığına dair bir hissi vardı.)
- I had an inkling that the movie was going to be really good. (Filmin gerçekten iyi olacağına dair bir hissim vardı.)
- They had an inkling that their company was about to go bankrupt. (Şirketlerinin iflas etmek üzere olduğuna dair bir hissi vardılar.)
- I had an inkling that he was going to ask me out. (Beni dışarı çıkarmak isteyeceğine dair bir hissim vardı.)
- She had an inkling that the restaurant was going to be expensive. (Restoranın pahalı olacağına dair bir hissi vardı.)
- He had an inkling that his sister was planning to move to another country. (Kız kardeşinin başka bir ülkeye taşınma planları olduğuna dair bir hissi vardı.)
- I had an inkling that something was wrong with the car. (Arabanın bir sorunu olduğuna dair bir hissim vardı.)
- She had an inkling that her friend was lying to her. (Arkadaşının kendisine yalan söylediğine dair bir hissi vard
- He didn’t have even an inkling of how to fix the computer. (Bilgisayarı nasıl tamir edeceğine dair bile bir fikri yoktu.)
- She had an inkling that her daughter was going to announce her engagement. (Kızının nişanlanacağını açıklayacağına dair bir hissi vardı.)
- I had an inkling that he was going to be late. (Geç kalacağına dair bir hissim vardı.)
- They had an inkling that the project would take longer than expected. (Projenin beklenenden daha uzun süreceğine dair bir hisleri vardı.)
- She had an inkling that her coworkers were planning a surprise for her birthday. (İş arkadaşlarının doğum günü için sürpriz planları olduğuna dair bir hissi vardı.)
- He had an inkling that his boss was going to promote him. (Patronunun kendisini terfi ettireceğine dair bir hissi vardı.)
- I had an inkling that something was bothering her. (Onu rahatsız eden bir şey olduğuna dair bir hissim vardı.)
- She had an inkling that the new restaurant would be her new favorite. (Yeni restoranın favorisi olacağına dair bir hissi vardı.)
- He had an inkling that he had forgotten something important. (Önemli bir şeyi unuttuğuna dair bir hissi vardı.)
- I don’t have even an inkling of why he would do something like that. (Neden böyle bir şey yapacağına dair bile bir fikrim yok.)
Hemen Yorum Yaz