Bullheaded İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bullheaded İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bullheaded Nedir?

Bullheaded, İngilizcede “inatçı, dik kafalı” anlamına gelen bir sıfattır. Bir kişinin veya hayvanın inatçı, kaba veya zorlu bir şekilde hareket ettiği durumlarda kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. She is so bullheaded that she never listens to other people’s opinions. (O kadar inatçı ki, hiçbir zaman diğer insanların fikirlerini dinlemez.)
2. Don’t be so bullheaded and try to see things from different perspectives. (Bu kadar inatçı olma ve şeyleri farklı perspektiflerden görmeye çalış.)
3. His bullheadedness caused him to lose the opportunity. (Onun inatçılığı onun fırsatı kaybetmesine neden oldu.)
4. The bullheaded animal refused to move from the spot. (İnatçı hayvan, yerinden hareket etmeyi reddetti.)
5. Her bullheadedness often led to arguments with her husband. (Onun inatçılığı sık sık kocasıyla tartışmalara yol açardı.)
6. It’s hard to reason with a bullheaded person. (İnatçı bir kişiyle anlaşmak zordur.)
7. He can be very bullheaded when it comes to his beliefs. (İnançları söz konusu olduğunda çok inatçı olabilir.)
8. Her bullheadedness made it difficult for her to make friends. (Onun inatçılığı arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
9. Don’t be so bullheaded and try to compromise. (Bu kadar inatçı olma ve uzlaşmaya çalış.)
10. His bullheaded behavior caused him to lose his job. (Onun inatçı davranışları onun işini kaybetmesine neden oldu.)
11. Being bullheaded can sometimes be a good thing, but not always. (İnatçı olmak bazen iyi olabilir, ama her zaman değil.)
12. His bullheadedness prevented him from seeing the truth. (Onun inatçılığı gerçeği görmesine engel oldu.)
13. Her bullheaded attitude made her unpopular among her colleagues. (Onun inatçı tutumu, meslektaşları arasında sevilmemesine neden oldu.)
14. Don’t let your bullheadedness ruin your relationship with your family. (İnatçılığın, ailenle olan ilişkini bozmasına izin verme.)
15. The coach’s bullheadedness led to the team’s defeat. (Koçun inatçılığı, takımın yenilgisine neden oldu.)
16. His bullheadedness sometimes makes him difficult to work with. (Onun inatçılığı bazen onunla çalışmayı zorlaştırır.)
17. Her bullheadedness caused her to miss out on a great opportunity. (Onun inatçılığı harika bir fırsatı kaçırmasına neden oldu.)
18. Don’t be so bullheaded and try to take other people’s feelings into account. (Bu kadar inatçı olma ve diğer insanların duygularını hesaba katmaya çalış.)
19. His bullheaded

ness is a result of his pride. (Onun inatçılığı, gururundan kaynaklanıyor.)
20. Her bullheadedness often leads her to make hasty decisions. (Onun inatçılığı sık sık acele kararlar vermesine neden olur.)

(Türkçe Karşılıklar)

1. O kadar inatçı ki, hiçbir zaman diğer insanların fikirlerini dinlemez.
2. Bu kadar inatçı olma ve şeyleri farklı perspektiflerden görmeye çalış.
3. Onun inatçılığı onun fırsatı kaybetmesine neden oldu.
4. İnatçı hayvan, yerinden hareket etmeyi reddetti.
5. Onun inatçılığı sık sık kocasıyla tartışmalara yol açardı.
6. İnatçı bir kişiyle anlaşmak zordur.
7. İnançları söz konusu olduğunda çok inatçı olabilir.
8. Onun inatçılığı arkadaş edinmesini zorlaştırdı.
9. Bu kadar inatçı olma ve uzlaşmaya çalış.
10. Onun inatçı davranışları onun işini kaybetmesine neden oldu.
11. İnatçı olmak bazen iyi olabilir, ama her zaman değil.
12. Onun inatçılığı gerçeği görmesine engel oldu.
13. Onun inatçı tutumu, meslektaşları arasında sevilmemesine neden oldu.
14. İnatçılığın, ailenle olan ilişkini bozmasına izin verme.
15. Koçun inatçılığı, takımın yenilgisine neden oldu.
16. Onun inatçılığı bazen onunla çalışmayı zorlaştırır.
17. Onun inatçılığı harika bir fırsatı kaçırmasına neden oldu.
18. Bu kadar inatçı olma ve diğer insanların duygularını hesaba katmaya çalış.
19. Onun inatçılığı, gururundan kaynaklanıyor.
20. Onun inatçılığı sık sık acele kararlar vermesine neden olur.