İngratiatingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İngratiatingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İngratiatingly Nedir?

İngratiatingly kelimesi, birinin ya da bir şeyin hoşa gitmek için alçakgönüllü, yapmacık bir şekilde davranması anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. He spoke to his boss ingratatingly to get a promotion. (Terfi almak için patronuna yapmacık bir şekilde konuştu.)
  2. She smiled ingratatingly at her teacher to get a better grade. (Daha iyi bir not almak için öğretmenine yapmacık bir şekilde gülümsedi.)
  3. The politician ingratatingly promised the voters lower taxes. (Politikacı, seçmenlere düşük vergiler sözü vererek yapmacık bir şekilde davrandı.)
  4. He behaved ingratatingly towards his girlfriend’s parents to make a good impression. (İyi bir izlenim bırakmak için kız arkadaşının anne babasına yapmacık bir şekilde davrandı.)
  5. She complimented her boss ingratatingly to get a raise. (Zam almak için patronuna yapmacık bir şekilde iltifat etti.)
  6. The salesperson ingratiatingly flattered the customer to make a sale. (Satış yapmak için müşteriye yapmacık bir şekilde övgüde bulundu.)
  7. The employee ingratatingly agreed with everything his boss said. (Çalışan, patronunun dediklerine yapmacık bir şekilde katıldı.)
  8. She ingratiatingly offered to do her colleague’s work to gain their favor. (İlgisini kazanmak için meslektaşının işini yapmaya teklif etti.)
  9. The actor ingratiatingly praised the director to get a leading role. (Başrol almak için yönetmeni yapmacık bir şekilde övdü.)
  10. The student ingratiatingly asked the teacher for an extension on the deadline. (Süreyi uzatmak için öğretmene yapmacık bir şekilde sordu.)
  11. He ingratiatingly offered to buy drinks for everyone to get them to like him. (Onları sevmeleri için herkesin içeceğini almayı teklif etti.)
  12. The applicant ingratiatingly praised the company to try and get the job. (İşe girmeye çalışırken şirketi yapmacık bir şekilde övdü.)
  13. The politician ingratiatingly shook hands with the crowd to gain their support. (Desteklerini kazanmak için kalabalığın elini yapmacık bir şekilde sıktı.)
  14. The employee ingratiatingly brought coffee for his boss every morning. (Her sabah patronuna yapmacık bir şekilde kahve getirdi.)
  15. She ingratiatingly laughed at her boss’s jokes to make him like her. (Patronunun şakalarına yapmacık bir şekilde güldü.)
  16. The salesperson ingratiatingly complimented the customer’s choice to make them feel good about their purchase. (Satın almadan memnun olmalarını sağlamak için müşterinin seçimine yapmacık bir şekilde övgüde bulundu.)
  17. He ingratiatingly offered to stay late at work to help his

boss with a project. (Patronuna proje konusunda yardımcı olmak için mesaiye kalmayı yapmacık bir şekilde teklif etti.)
18. The student ingratiatingly asked the teacher for a letter of recommendation. (Öğretmenden bir tavsiye mektubu için yapmacık bir şekilde sordu.)

  1. The actor ingratiatingly flattered the producer to get a part in the movie. (Filme dahil olmak için yapımcıya yapmacık bir şekilde iltifat etti.)
  2. She ingratiatingly offered to organize the office party to get her colleagues to like her. (İlgisini kazanmak için meslektaşlarına ofis partisini düzenlemeyi teklif etti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.