İngratiatingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İngratiatingly Nedir?
İngratiatingly kelimesi, birinin ya da bir şeyin hoşa gitmek için alçakgönüllü, yapmacık bir şekilde davranması anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- He spoke to his boss ingratatingly to get a promotion. (Terfi almak için patronuna yapmacık bir şekilde konuştu.)
- She smiled ingratatingly at her teacher to get a better grade. (Daha iyi bir not almak için öğretmenine yapmacık bir şekilde gülümsedi.)
- The politician ingratatingly promised the voters lower taxes. (Politikacı, seçmenlere düşük vergiler sözü vererek yapmacık bir şekilde davrandı.)
- He behaved ingratatingly towards his girlfriend’s parents to make a good impression. (İyi bir izlenim bırakmak için kız arkadaşının anne babasına yapmacık bir şekilde davrandı.)
- She complimented her boss ingratatingly to get a raise. (Zam almak için patronuna yapmacık bir şekilde iltifat etti.)
- The salesperson ingratiatingly flattered the customer to make a sale. (Satış yapmak için müşteriye yapmacık bir şekilde övgüde bulundu.)
- The employee ingratatingly agreed with everything his boss said. (Çalışan, patronunun dediklerine yapmacık bir şekilde katıldı.)
- She ingratiatingly offered to do her colleague’s work to gain their favor. (İlgisini kazanmak için meslektaşının işini yapmaya teklif etti.)
- The actor ingratiatingly praised the director to get a leading role. (Başrol almak için yönetmeni yapmacık bir şekilde övdü.)
- The student ingratiatingly asked the teacher for an extension on the deadline. (Süreyi uzatmak için öğretmene yapmacık bir şekilde sordu.)
- He ingratiatingly offered to buy drinks for everyone to get them to like him. (Onları sevmeleri için herkesin içeceğini almayı teklif etti.)
- The applicant ingratiatingly praised the company to try and get the job. (İşe girmeye çalışırken şirketi yapmacık bir şekilde övdü.)
- The politician ingratiatingly shook hands with the crowd to gain their support. (Desteklerini kazanmak için kalabalığın elini yapmacık bir şekilde sıktı.)
- The employee ingratiatingly brought coffee for his boss every morning. (Her sabah patronuna yapmacık bir şekilde kahve getirdi.)
- She ingratiatingly laughed at her boss’s jokes to make him like her. (Patronunun şakalarına yapmacık bir şekilde güldü.)
- The salesperson ingratiatingly complimented the customer’s choice to make them feel good about their purchase. (Satın almadan memnun olmalarını sağlamak için müşterinin seçimine yapmacık bir şekilde övgüde bulundu.)
- He ingratiatingly offered to stay late at work to help his
boss with a project. (Patronuna proje konusunda yardımcı olmak için mesaiye kalmayı yapmacık bir şekilde teklif etti.)
18. The student ingratiatingly asked the teacher for a letter of recommendation. (Öğretmenden bir tavsiye mektubu için yapmacık bir şekilde sordu.)
- The actor ingratiatingly flattered the producer to get a part in the movie. (Filme dahil olmak için yapımcıya yapmacık bir şekilde iltifat etti.)
- She ingratiatingly offered to organize the office party to get her colleagues to like her. (İlgisini kazanmak için meslektaşlarına ofis partisini düzenlemeyi teklif etti.)
Hemen Yorum Yaz