İnflict On İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İnflict On İle İlgili Cümleler
İnflict On, “zarar, acı vb. şeyleri zorla yapmak veya yüklemek” anlamına gelir.
-
The storm inflicted significant damage on the town.
(Taşkın kasabaya önemli zararlar verdi.) -
The dictator inflicted severe punishments on his opponents.
(Diktatör muhaliflerine ağır cezalar yükledi.) -
The disease inflicted excruciating pain on the patient.
(Hastalık hastaya dayanılmaz ağrılar yükledi.) -
The accident inflicted permanent injuries on the victims.
(Kaza kurbanlarına kalıcı yaralar verdi.) -
The war inflicted widespread destruction on the country.
(Savaş ülkeye yaygın bir yıkım getirdi.) -
The bully inflicted emotional trauma on his victim.
(Zorbaca davranan kişi, mağduru üzerinde duygusal travmaya neden oldu.) -
The teacher inflicted strict rules on her students.
(Öğretmen öğrencilerine katı kurallar yükledi.) -
The company’s decision to downsize inflicted job losses on hundreds of employees.
(Şirketin küçülmeye karar vermesi, yüzlerce çalışanın iş kaybetmesine neden oldu.) -
The army inflicted heavy casualties on the enemy.
(Ordu düşmana ağır kayıplar verdirdi.) -
The virus inflicted devastating effects on the global economy.
(Virüs küresel ekonomi üzerinde yıkıcı etkiler yarattı.) -
The criminal inflicted pain on his victims for his own pleasure.
(Suçlu, kendi zevki için kurbanlarına acı verdi.) -
The hiker was inflicted with severe frostbite.
(Yürüyüşçü ağır donmaya maruz kaldı.) -
The earthquake inflicted massive destruction on the city’s infrastructure.
(Deprem, şehrin altyapısına büyük ölçüde zarar verdi.) -
The coach inflicted tough training sessions on his players.
(Koç, oyuncularına zorlu antrenman seansları yaptırdı.) -
The politician’s corrupt actions inflicted harm on the country’s reputation.
(Siyasetçinin yolsuz eylemleri, ülkenin itibarına zarar verdi.) -
The drought inflicted damage on crops and livestock.
(Kuraklık, ürünlere ve hayvanlara zarar verdi.) -
The child was inflicted with emotional scars after experiencing abuse.
(Çocuk istismara maruz kaldıktan sonra duygusal yaralar aldı.) -
The prisoner was inflicted with solitary confinement for months.
(Mahkum, aylarca tecrit edilerek cezalandırıldı.) -
The fire inflicted extensive damage on the historic building.
(Yangın tarihi binaya geniş çapta zarar verdi.) -
The flood inflicted chaos and destruction on the city.
(Sel, şehirde kaos ve yıkıma neden oldu.)
-
The terrorist attack inflicted fear and trauma on the community.
(Terör saldırısı toplumda korku ve travmaya neden oldu.) -
The hurricane inflicted massive flooding on the coastal regions.
(Kasırga sahil bölgelerinde büyük ölçüde sel baskınlarına neden oldu.) -
The coach’s harsh criticism inflicted psychological damage on the athlete.
(Koçun sert eleştirileri sporcu üzerinde psikolojik zararlar verdi.) -
The car accident inflicted injuries on both drivers.
(Trafik kazası her iki sürücüye de yaralar verdi.) -
The invading army inflicted atrocities on the civilian population.
(İstila eden ordu, sivil nüfusa zulümler yaptı.) -
The toxic chemicals inflicted harm on the environment and wildlife.
(Toksik kimyasallar, çevre ve doğal yaşam üzerinde zararlara neden oldu.) -
The coach inflicted a strict diet and exercise regime on the team.
(Koç, takıma katı bir diyet ve egzersiz programı yükledi.) -
The disease outbreak inflicted significant economic losses on the country.
(Hastalık salgını ülkeye önemli ekonomik kayıplar verdi.) -
The dictator inflicted torture and inhumane treatment on political prisoners.
(Diktatör, siyasi mahkumlara işkence ve insanlık dışı muamele yaptı.) -
The company’s decision to relocate inflicted disruption and uncertainty on its employees.
(Şirketin taşınma kararı, çalışanları üzerinde aksaklık ve belirsizlik yarattı.)
Hemen Yorum Yaz