Broad İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Broad İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Broad

Meaning: geniş, genel, yaygın

  1. She had a broad smile on her face. (Yüzünde geniş bir gülümseme vardı.)
  2. The river was so broad that we couldn’t see the other side. (Nehir o kadar genişti ki karşı tarafı göremedik.)
  3. The government is taking a broad approach to solve the problem. (Hükümet, sorunu çözmek için geniş bir yaklaşım benimsiyor.)
  4. He has a broad knowledge of literature. (O, edebiyat konusunda geniş bir bilgiye sahiptir.)
  5. The company has a broad range of products. (Şirketin geniş bir ürün yelpazesi var.)
  6. She had broad interests that ranged from art to science. (Sanattan bilime kadar geniş ilgi alanları vardı.)
  7. The broad consensus was that the project should be postponed. (Geniş bir fikir birliği, projenin ertelenmesi gerektiği yönündeydi.)
  8. The actor had a broad Yorkshire accent. (Oyuncunun geniş bir Yorkshire aksanı vardı.)
  9. The politician made a broad statement about the future of the country. (Politikacı, ülkenin geleceği hakkında genel bir açıklama yaptı.)
  10. The painting was done with broad brushstrokes. (Resim geniş fırça darbeleriyle yapılmıştı.)
  11. The book provides a broad overview of the history of the region. (Kitap, bölgenin tarihine geniş bir bakış açısı sağlıyor.)
  12. The road was broad enough for two cars to pass each other. (Yol, iki aracın yan yana geçmesi için yeterince genişti.)
  13. The company’s marketing strategy is too broad and lacks focus. (Şirketin pazarlama stratejisi çok geniş kapsamlı ve odaklanmamış.)
  14. The singer has a broad range of vocal abilities. (Şarkıcı, geniş bir ses yeteneğine sahiptir.)
  15. The broad daylight made it easy to see everything. (Geniş gün ışığı her şeyi görmenizi kolaylaştırdı.)
  16. The new law has broad implications for the healthcare industry. (Yeni yasa, sağlık sektörü için geniş çapta sonuçlar doğurur.)
  17. The professor gave a broad overview of the course syllabus. (Profesör, ders müfredatına genel bir bakış açısı sağladı.)
  18. The company has a broad customer base. (Şirketin geniş bir müşteri tabanı var.)
  19. The program aims to provide a broad education in the humanities. (Program, insana dair geniş bir eğitim sunmayı hedefliyor.)
  20. The company’s advertising campaign had a broad appeal to consumers. (Şirketin reklam kampanyası tüketicilere geniş bir şekilde hitap ediyordu.)

Bu örnek cümlelerde “broad” kelimesi, farklı anlamlarıyla kullanılmıştır. Örneğin, “broad smile” ifadesinde “broad” kelimesi geniş bir anlamda kullanılmış ve kişinin yüzünde çok geniş bir gülümseme olduğunu ifade etmektedir. Benzer şekilde, “broad approach” ifadesinde “broad” kelimesi genel bir yaklaşımı ifade etmek için kullanılmıştır. “Broad consensus” ifadesinde ise, geniş bir fikir birliği olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır.

Bu kelime, hem somut nesnelerin hem de soyut kavramların tanımlanmasında kullanılabilir. Örneğin, “broad river” ifadesinde “broad” kelimesi nehrin genişliğini tanımlamak için kullanılırken, “broad education” ifadesinde geniş bir eğitim anlamı ifade etmektedir.

Genel olarak, “broad” kelimesi, bir şeyin geniş, kapsamlı, yaygın veya genel bir şekilde ifade edilmesi gerektiğinde kullanılır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.