İnflame İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnflame İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Inflame

İnflame, yangı veya alevlendirme anlamına gelir. Bir şeyin iltihaplanmasına veya öfke, heyecan gibi duyguların şiddetlenmesine neden olabilir.

Örnek cümleler:

  1. His inflammatory remarks provoked a strong reaction from the crowd. (Onun kışkırtıcı sözleri, kalabalıktan güçlü bir tepki uyandırdı.)
  2. I accidentally inflamed the situation by making an insensitive comment. (Hassas bir yorum yaparak, durumu yanlışlıkla daha da alevlendirdim.)
  3. The medicine helped reduce the inflammation in my knee. (İlaç, dizimdeki iltihabı azaltmama yardımcı oldu.)
  4. The athlete’s knee injury was inflamed and required rest. (Sporcu, diz yaralanması iltihaplanmıştı ve dinlenmeye ihtiyacı vardı.)
  5. The controversial article inflamed tensions between the two countries. (Tartışmalı makale, iki ülke arasındaki gerilimi alevlendirdi.)
  6. The politician’s speech was designed to inflame the passions of his supporters. (Politikacının konuşması, destekçilerinin duygularını alevlendirmek için tasarlandı.)
  7. The company’s decision to cut benefits inflamed the employees. (Şirketin faydaları kesme kararı, çalışanları öfkelendirdi.)
  8. He was arrested for inflaming racial tensions with his hateful rhetoric. (Nefret dolu retoriğiyle ırk gerilimlerini alevlendirdiği için tutuklandı.)
  9. The spicy food inflamed his already upset stomach. (Baharatlı yiyecekler, zaten rahatsız olan midesini daha da alevlendirdi.)
  10. The student’s inflammatory social media post caused a stir on campus. (Öğrencinin kışkırtıcı sosyal medya gönderisi, kampüste bir hareket yarattı.)
  11. The disease caused inflammation in the patient’s lungs. (Hastalık, hastanın akciğerlerinde iltihaplanmaya neden oldu.)
  12. The news article inflamed public opinion against the government. (Haber makalesi, halkın hükümete karşı tepkisini alevlendirdi.)
  13. The artist’s work was meant to inflame controversy and spark conversation. (Sanatçının çalışması, tartışmaları alevlendirmek ve konuşma başlatmak için tasarlanmıştı.)
  14. The inflammatory skin condition caused the patient a lot of discomfort. (İltihaplı cilt durumu, hastaya çok rahatsızlık verdi.)
  15. The protest march inflamed passions on both sides of the issue. (Protesto yürüyüşü, konunun her iki tarafında da duyguları alevlendirdi.)
  16. The coach’s harsh words inflamed the player’s anger. (Antrenörün sert sözleri, oyuncunun öfkesini alevlendirdi.)
  17. The virus caused inflammation in the patient’s sinuses. (Virüs

, örnek cümleler ile ilgili Türkçe çevirilerini de yazabilir misiniz?

  1. The doctor prescribed medication to reduce the inflammation in her joints. (Doktor, eklemlerindeki iltihabı azaltmak için ilaç reçete etti.)

  2. The inflammatory response is a natural part of the body’s immune system. (İnflamatuar yanıt, vücudun bağışıklık sisteminin doğal bir parçasıdır.)

  3. The politician’s inflammatory rhetoric only served to divide the country further. (Politikacının kışkırtıcı retoriği, ülkeyi daha da bölmeye hizmet etti.)

  4. Doktor, eklemlerindeki iltihabı azaltmak için ilaç reçete etti.

  5. İnflamatuar yanıt, vücudun bağışıklık sisteminin doğal bir parçasıdır.

  6. Politikacının kışkırtıcı retoriği, ülkeyi daha da bölmeye hizmet etti.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.