İnflame İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Inflame
İnflame, yangı veya alevlendirme anlamına gelir. Bir şeyin iltihaplanmasına veya öfke, heyecan gibi duyguların şiddetlenmesine neden olabilir.
Örnek cümleler:
- His inflammatory remarks provoked a strong reaction from the crowd. (Onun kışkırtıcı sözleri, kalabalıktan güçlü bir tepki uyandırdı.)
- I accidentally inflamed the situation by making an insensitive comment. (Hassas bir yorum yaparak, durumu yanlışlıkla daha da alevlendirdim.)
- The medicine helped reduce the inflammation in my knee. (İlaç, dizimdeki iltihabı azaltmama yardımcı oldu.)
- The athlete’s knee injury was inflamed and required rest. (Sporcu, diz yaralanması iltihaplanmıştı ve dinlenmeye ihtiyacı vardı.)
- The controversial article inflamed tensions between the two countries. (Tartışmalı makale, iki ülke arasındaki gerilimi alevlendirdi.)
- The politician’s speech was designed to inflame the passions of his supporters. (Politikacının konuşması, destekçilerinin duygularını alevlendirmek için tasarlandı.)
- The company’s decision to cut benefits inflamed the employees. (Şirketin faydaları kesme kararı, çalışanları öfkelendirdi.)
- He was arrested for inflaming racial tensions with his hateful rhetoric. (Nefret dolu retoriğiyle ırk gerilimlerini alevlendirdiği için tutuklandı.)
- The spicy food inflamed his already upset stomach. (Baharatlı yiyecekler, zaten rahatsız olan midesini daha da alevlendirdi.)
- The student’s inflammatory social media post caused a stir on campus. (Öğrencinin kışkırtıcı sosyal medya gönderisi, kampüste bir hareket yarattı.)
- The disease caused inflammation in the patient’s lungs. (Hastalık, hastanın akciğerlerinde iltihaplanmaya neden oldu.)
- The news article inflamed public opinion against the government. (Haber makalesi, halkın hükümete karşı tepkisini alevlendirdi.)
- The artist’s work was meant to inflame controversy and spark conversation. (Sanatçının çalışması, tartışmaları alevlendirmek ve konuşma başlatmak için tasarlanmıştı.)
- The inflammatory skin condition caused the patient a lot of discomfort. (İltihaplı cilt durumu, hastaya çok rahatsızlık verdi.)
- The protest march inflamed passions on both sides of the issue. (Protesto yürüyüşü, konunun her iki tarafında da duyguları alevlendirdi.)
- The coach’s harsh words inflamed the player’s anger. (Antrenörün sert sözleri, oyuncunun öfkesini alevlendirdi.)
- The virus caused inflammation in the patient’s sinuses. (Virüs
, örnek cümleler ile ilgili Türkçe çevirilerini de yazabilir misiniz?
-
The doctor prescribed medication to reduce the inflammation in her joints. (Doktor, eklemlerindeki iltihabı azaltmak için ilaç reçete etti.)
-
The inflammatory response is a natural part of the body’s immune system. (İnflamatuar yanıt, vücudun bağışıklık sisteminin doğal bir parçasıdır.)
-
The politician’s inflammatory rhetoric only served to divide the country further. (Politikacının kışkırtıcı retoriği, ülkeyi daha da bölmeye hizmet etti.)
-
Doktor, eklemlerindeki iltihabı azaltmak için ilaç reçete etti.
-
İnflamatuar yanıt, vücudun bağışıklık sisteminin doğal bir parçasıdır.
-
Politikacının kışkırtıcı retoriği, ülkeyi daha da bölmeye hizmet etti.
Hemen Yorum Yaz