İnfer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnfer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Infer (çıkarım yapmak, sonuç çıkarmak)

İnfer, birçok farklı bağlamda kullanılabilir. Genellikle bir sonuç veya çıkarım yapmak anlamında kullanılır. Aşağıda, “infer” kelimesinin örnek cümlelerini bulabilirsiniz:

1. I can infer from your tone that you’re not happy. (Tonunuzdan mutsuz olduğunuzu çıkarabilirim.)
2. Based on the evidence, we can infer that he is guilty. (Kanıtlara dayanarak, suçlu olduğunu çıkarabiliriz.)
3. She inferred from his behavior that he was hiding something. (Davranışından bir şeyler sakladığını çıkardı.)
4. The researchers were able to infer the cause of the disease. (Araştırmacılar hastalığın nedenini çıkarmayı başardılar.)
5. I can’t infer anything from his vague answers. (Belirsiz cevaplarından hiçbir sonuç çıkaramıyorum.)
6. We can infer from the data that the company is doing well. (Verilerden şirketin iyi gittiğini çıkarabiliriz.)
7. He inferred that she was lying based on her body language. (Vücut diline dayanarak yalan söylediğini çıkardı.)
8. The detective inferred that the suspect had a motive for the crime. (Dedektif, şüphelinin suça bir nedeni olduğunu çıkardı.)
9. We can infer from the context that the word has a negative connotation. (Metinden kelimenin olumsuz bir anlam taşıdığını çıkarabiliriz.)
10. The teacher inferred from the student’s essay that she had a deep understanding of the subject. (Öğretmen öğrencinin denemesinden konuyu derinlemesine anladığını çıkardı.)
11. From his actions, we can infer that he is a kind and generous person. (Davranışlarından, iyi kalpli ve cömert bir insan olduğunu çıkarabiliriz.)
12. The scientists inferred that the planet had water based on the chemical composition of its atmosphere. (Bilim adamları atmosferin kimyasal bileşimine dayanarak gezegenin suya sahip olduğunu çıkardılar.)
13. The judge inferred from the defendant’s testimony that he was not guilty. (Yargıç, sanığın tanıklığından suçsuz olduğunu çıkardı.)
14. She inferred that he was interested in her based on the way he looked at her. (Bakış şeklinden onun ilgilendiğini çıkardı.)
15. From the way she dresses, we can infer that she has a creative personality. (Giyinme tarzından yaratıcı bir kişiliğe sahip olduğunu çıkarabiliriz.)
16. The coach inferred from the player’s performance that he was not in good physical shape. (Antrenör, oyuncunun performansından fiziksel olarak iyi durumda olmadığını çıkardı.)
17. Based on his knowledge of the subject, he inferred that the theory was flawed. (Konuyla ilgili bilgisine dayanarak teorinin

geçersiz olduğunu çıkardı.)
18. The scientist inferred from the fossils that the species had gone extinct millions of years ago. (Bilim adamı fosillerden türün milyonlarca yıl önce yok olduğunu çıkardı.)

19. From the way he spoke, we inferred that he was not a native speaker of English. (Konuşma tarzından İngilizce’nin ana dili olmadığını çıkardık.)
20. The marketing team inferred from the customer feedback that the product needed to be improved. (Pazarlama ekibi müşteri geri bildirimlerinden ürünün iyileştirilmesi gerektiğini çıkardı.)