İneffectually İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İneffectually ne demek?
İneffectually, İngilizcede “etkisiz bir şekilde” veya “başarısız bir şekilde” anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
-
She tried ineffectually to fix the broken vase.
(Kırık vazoyu düzeltmeye etkisiz bir şekilde çalıştı.)
-
The team worked ineffectually to meet the deadline.
(Ekip, son teslim tarihine yetişmek için etkisiz bir şekilde çalıştı.)
-
He ineffectually tried to impress the girl with his jokes.
(Şakalarıyla kızı etkilemeye etkisiz bir şekilde çalıştı.)
-
She ineffectually attempted to open the jammed window.
(Sıkışan pencereyi açmaya etkisiz bir şekilde çalıştı.)
-
The medicine was ineffectually prescribed for her condition.
(İlaç, durumuna etkisiz bir şekilde reçete edildi.)
-
The salesman ineffectually tried to sell his product to the customer.
(Satıcı, müşteriye ürününü etkisiz bir şekilde satmaya çalıştı.)
-
The dog barked ineffectually at the stranger.
(Köpek, yabancıya etkisiz bir şekilde havladı.)
-
He argued ineffectually with his boss over the new project.
(Yeni proje hakkında patronuyla etkisiz bir şekilde tartıştı.)
-
The politician spoke ineffectually about his plans for the country.
(Politikacı, ülke için planları hakkında etkisiz bir şekilde konuştu.)
-
She searched ineffectually for her lost keys.
(Kaybolan anahtarlarını etkisiz bir şekilde aradı.)
-
The student studied ineffectually for the exam and failed.
(Sınav için etkisiz bir şekilde çalıştı ve başarısız oldu.)
-
The company marketed its product ineffectually and didn’t see any profits.
(Şirket, ürününü etkisiz bir şekilde pazarladı ve hiçbir kar elde etmedi.)
-
The singer sang ineffectually and was booed off the stage.
(Şarkıcı etkisiz bir şekilde şarkı söyledi ve sahneden y
erden boo edildi.)
-
The athlete trained ineffectually and didn’t make it to the finals.
(Sporcu etkisiz bir şekilde antrenman yaptı ve finallere çıkamadı.)
-
The chef cooked ineffectually and the food turned out to be inedible.
(Şef etkisiz bir şekilde yemek pişirdi ve yemek yenemez hale geldi.)
-
The company’s marketing campaign failed ineffectually.
(Şirketin pazarlama kampanyası etkisiz bir şekilde başarısız oldu.)
-
The team ineffectually attempted to score a goal in the final minute.
(Ekip, son dakikada gol atmaya etkisiz bir şekilde çalıştı.)
-
The actor ineffectually tried to remember his lines on stage.
(Oyuncu, sahnede repliklerini hatırlamaya etkisiz bir şekilde çalıştı.)
-
The teacher ineffectually tried to keep the class quiet during the exam.
(Öğretmen, sınav sırasında sınıfı sessiz tutmaya etkisiz bir şekilde çalıştı.)
-
The company’s new product launch was handled ineffectually.
(Şirketin yeni ürün lansmanı etkisiz bir şekilde yönetildi.)
Hemen Yorum Yaz