Brat İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Brat
Brat, Türkçe’de “erkek kardeş” anlamına gelen bir İngilizce kelime. Aşağıda Brat kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanıldığı 20 örnek cümle bulunmaktadır.
- My brat brother always breaks my toys. (Küçük kardeşim her zaman oyuncaklarımı kırar.)
- He’s just a spoiled brat. (O sadece şımarık bir çocuk.)
- I have a brat of a roommate who never cleans up after himself. (Kendisinden sonra hiçbir zaman temizlik yapmayan bir ev arkadaşım var.)
- My bratty little sister always gets her way. (Küçük şımarık kız kardeşim her zaman istediğini elde eder.)
- He acted like a brat when he didn’t get his way. (İstediğini elde edemediğinde şımarık gibi davrandı.)
- The brats were causing a lot of trouble at the park. (Şımarık çocuklar parkta birçok soruna neden oluyorlardı.)
- I was such a brat when I was younger. (Daha gençken çok şımarıktım.)
- She’s a little brat, but we love her anyway. (O küçük bir şımarık, ama yine de onu seviyoruz.)
- I have a brat pack of friends who always get into trouble together. (Her zaman birlikte sorun çıkaran bir arkadaş grubum var.)
- He’s always acting like a brat when he doesn’t get his way. (İstediğini alamadığında her zaman şımarık gibi davranır.)
- She was such a brat when she was younger, but she’s grown up a lot since then. (Daha gençken o kadar şımarıktı, ama o zamandan beri çok olgunlaştı.)
- The little brat refused to share his toys with the other kids. (Küçük şımarık diğer çocuklarla oyuncaklarını paylaşmayı reddetti.)
- I hate it when my little sister acts like a brat. (Küçük kız kardeşimin şımarık gibi davranmasından nefret ediyorum.)
- He’s always been a bit of a brat, but he’s starting to grow out of it. (Her zaman biraz şımarık olmuştur, ama artık büyüyor.)
- The bratty kids at the playground were driving the other parents crazy. (Oyun parkındaki şımarık çocuklar diğer ebeveynleri delirtiyordu.)
- My bratty little cousin always demands attention. (Küçük şımarık kuzenim her zaman ilgi istiyor.)
- He acted like a brat when he didn’t get the toy he wanted. (İstediği oyuncak alamayınca şımarık gibi davrandı.)
- The little brat threw a tantrum when his ice cream fell on the ground. (Küçük şımarık dondurması yere düştüğünde ö
fkeli bir şekilde tepki gösterdi.)
19. I have to deal with a bunch of brats at my job as a teacher. (Öğretmen olarak işimde bir sürü şımarıkla uğraşmam gerekiyor.)
- My brat of a boss never listens to anyone else’s ideas. (Kendisinden başka kimseyi dinlemeyen şımarık patronum var.)
Hemen Yorum Yaz