İndifference İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İndifference İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İndifference Nedir?


İndifference, kayıtsızlık, ilgisizlik veya umursamazlık anlamlarına gelir. Bir durum veya olay karşısında duyarsız veya duyarsız kalma durumunu ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. She showed complete indifference to my problems. (O, sorunlarıma tamamen ilgisiz kaldı.)
  2. His indifference towards the suffering of others is really concerning. (Başkalarının acılarına karşı kayıtsızlığı gerçekten endişe verici.)
  3. The politician’s indifference to the needs of the people cost him the election. (Politikacının insanların ihtiyaçlarına karşı kayıtsızlığı, seçimleri kaybetmesine neden oldu.)
  4. Her indifference to her children’s education shocked the other parents. (Çocuklarının eğitimine karşı ilgisizliği diğer ebeveynleri şaşırttı.)
  5. The teacher’s indifference to cheating among the students was concerning. (Öğretmenin öğrenciler arasındaki kopya çekmeye karşı kayıtsızlığı endişe vericiydi.)
  6. His indifference to his own health led to serious consequences. (Kendi sağlığına karşı ilgisizliği ciddi sonuçlara yol açtı.)
  7. The company’s indifference to customer complaints resulted in a loss of business. (Müşteri şikayetlerine karşı ilgisizliği şirketin iş kaybına neden oldu.)
  8. The athlete’s indifference to his team’s performance angered the coach. (Sporcu, takımının performansına karşı kayıtsızlığı koçu öfkelendirdi.)
  9. Her indifference to the environment was disappointing to her colleagues. (Çevreye karşı ilgisizliği meslektaşlarını hayal kırıklığına uğrattı.)
  10. The mayor’s indifference to the city’s problems led to protests. (Belediye başkanının şehrin sorunlarına karşı kayıtsızlığı protestolara neden oldu.)
  11. His indifference to his friend’s feelings hurt their relationship. (Arkadaşının duygularına karşı ilgisizliği ilişkilerine zarar verdi.)
  12. The company’s indifference to safety regulations resulted in accidents. (Güvenlik düzenlemelerine karşı şirketin ilgisizliği kazalara neden oldu.)
  13. Her indifference to animal welfare was concerning to her coworkers. (Hayvan refahına karşı ilgisizliği meslektaşlarını endişelendirdi.)

:blue> The student’s indifference to their grades was frustrating to their teacher. (Öğrencinin notlarına karşı ilgisizliği öğretmenini sinirlendirdi.)
15. The employee’s indifference to company policies resulted in disciplinary action. (Çalışanın şirket politikalarına karşı kayıtsızlığı disiplin cezasına yol açtı.)

  1. His indifference to cultural differences made it difficult for him to work with international clients. (Kültürel farklılıklara karşı kayıtsızlığı, uluslararası müşterilerle çalışmasını zorlaştırdı.)
  2. The parent’s indifference to their child’s behavior resulted in disciplinary problems at school. (Ebeveynin çocuğunun davranışlarına karşı kayıtsızlığı, okuldaki disiplin sorunlarına neden oldu.)
  3. The doctor’s indifference to patient concerns made them feel unheard. (Doktorun hastaların endişelerine karşı kayıtsızlığı, kendilerini dinlenmemiş hissettirdi.)
  4. The artist’s indifference to criticism helped them maintain their creative vision. (Sanatçının eleştirilere karşı kayıtsızlığı, yaratıcı vizyonlarını korumalarına yardımcı oldu.)
  5. The athlete’s indifference to the rules of the game resulted in penalties. (Sporcunun oyundaki kurallara karşı kayıtsızlığı cezalara neden oldu.)

(Türkçe karşılıklar yazıların yanında belirtilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.