İncestuously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncestuously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncestuously Nedir?


İncestuously, “incest gibi” anlamına gelen bir zarftır. İncest, kan bağı olan aile üyeleri arasında cinsel ilişki anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. She was disgusted by the idea of incestuously loving her brother.
    (Kardeşiyle incestuously aşk yaşamak fikrinden tiksiniyordu.)
  2. The movie depicted an incestuously intimate relationship between a father and daughter.
    (Film, bir baba ve kız arasında incestuously samimi bir ilişkiyi tasvir etti.)
  3. The royal family had a long history of incestuously marrying within their bloodline.
    (Kraliyet ailesi, kan bağı içinde evlenmeye incestuously uzun bir tarihe sahipti.)
  4. He couldn’t resist the temptation of engaging in an incestuously relationship with his cousin.
    (Kuzeniyle incestuously bir ilişkiye girmek için baştan çıkamadı.)
  5. The book explores the psychological effects of growing up in an incestuously abusive household.
    (Kitap, incestuously kötüye kullanılan bir evde büyümenin psikolojik etkilerini keşfediyor.)
  6. The community was shocked to discover an incestuously affair between a mother and son.
    (Toplum, bir annenin ve oğlunun arasında incestuously bir ilişki olduğunu öğrenince şok oldu.)
  7. The religious leader was accused of having an incestuously relationship with his sister.
    (Dini lider, kız kardeşiyle incestuously bir ilişki yaşadığı iddia edildi.)
  8. The movie portrayed an incestuously jealous relationship between two sisters.
    (Film, iki kız kardeş arasında incestuously kıskanç bir ilişkiyi tasvir etti.)
  9. He had been haunted by incestuously desires for his twin sister since childhood.
    (Çocukluğundan beri ikiz kız kardeşine karşı incestuously arzularla kafası karışıktı.)
  10. The man’s incestuously behavior towards his daughter was a clear sign of mental illness.
    (Adamın kızına karşı incestuously davranışı, açık bir şekilde zihinsel bir hastalığın işaretidir.)
  11. The play explored the taboo subject of incestuously relationships in a modern family.
    (Oyun, modern bir ailedeki incestuously ilişkilerin tabu konusunu keşfetti.)
  12. The woman had been scarred by the trauma of growing up in an incestuously abusive household.
    (Kadın, incestuously kötüye kullanılan bir evde büyümenin travmasıyla yaralanmıştı.)
  13. The man’s incestuously relationship with his stepdaughter led to his arrest and imprisonment.
    (Adamın üvey kızıyla incestuously ilişkisi, tutuklanmasına ve hapis cezasına yol açtı.)
  14. The society was appalled by the news of an incestuously affair between two brothers.
    (Toplum, iki erkek kardeş

arasında incestuously bir ilişki olduğu haberiyle şok oldu.)
15. The novel explores the complexities of an incestuously relationship between a mother and son.
(Roman, bir anne ve oğul arasındaki incestuously ilişkinin karmaşıklıklarını keşfediyor.)

  1. The man’s incestuously behavior towards his niece was a clear violation of trust.
    (Adamın yeğenine karşı incestuously davranışı, açık bir şekilde güven ihlalidir.)
  2. The therapy sessions helped the woman come to terms with the trauma of growing up in an incestuously abusive family.
    (Terapi oturumları, kadının incestuously kötüye kullanılan bir ailede büyümenin travmasıyla yüzleşmesine yardımcı oldu.)
  3. The couple’s incestuously relationship was discovered when they had a child with severe birth defects.
    (Çiftin incestuously ilişkisi, ciddi doğum kusurları olan bir çocuk sahip olduklarında ortaya çıktı.)
  4. The man’s incestuously attraction to his sister-in-law created tension in the family.
    (Adamın baldızına karşı incestuously çekiciliği, ailede gerilime neden oldu.)
  5. The woman struggled with the guilt of engaging in an incestuously relationship with her father.
    (Kadın, babasıyla incestuously bir ilişkiye girme suçluluğuyla mücadele etti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.