
İmpropriety İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İmpropriety
İmpropriety, uygun olmayan veya yersiz bir davranış veya söz anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- He was fired for his impropriety at the company party. (Şirket partisindeki uygunsuz davranışları nedeniyle işten çıkarıldı.)
- The politician’s impropriety caused a scandal. (Politikacının uygunsuz davranışı bir skandala neden oldu.)
- The teacher’s impropriety with a student led to his suspension. (Öğretmenin bir öğrenciyle uygunsuz davranışı, uzaklaştırılmasına neden oldu.)
- The lawyer’s impropriety resulted in a mistrial. (Avukatın uygunsuz davranışı bir yanılmaya neden oldu.)
- She was criticized for the impropriety of her outfit at the formal event. (Resmi etkinlikteki kıyafetiyle ilgili uygunsuzluk nedeniyle eleştirildi.)
- The company had to issue a statement apologizing for the impropriety of their product. (Şirket, ürünlerinin uygunsuzluğu için özür dileme açıklaması yapmak zorunda kaldı.)
- The professor’s impropriety with a student led to his resignation. (Profesörün bir öğrenciyle uygunsuz davranışı, istifasına neden oldu.)
- The impropriety of his language offended many people. (Dilindeki uygunsuzluk, birçok insanı rahatsız etti.)
- The impropriety of the joke made some people uncomfortable. (Şakanın uygunsuzluğu bazı insanları rahatsız etti.)
- The impropriety of the restaurant’s hygiene led to a health inspection. (Restoranın hijyenindeki uygunsuzluk, bir sağlık kontrolüne neden oldu.)
- The impropriety of the company’s business practices led to a lawsuit. (Şirketin iş uygulamalarındaki uygunsuzluk, bir dava açılmasına neden oldu.)
- The impropriety of the politician’s speech caused a public outcry. (Politikacının konuşmasındaki uygunsuzluk, halkta büyük tepki yarattı.)
- The impropriety of the athlete’s behavior caused his sponsors to drop him. (Sporcu davranışındaki uygunsuzluk, sponsorlarının ondan vazgeçmesine neden oldu.)
- The impropriety of the CEO’s conduct led to his resignation. (CEO’nun davranışındaki uygunsuzluk, istifasına neden oldu.)
- The impropriety of the teacher’s comments caused an investigation. (Öğretmenin yorumlarındaki uygunsuzluk, bir soruşturmaya neden oldu.)
- The impropriety of the company’s advertising led to a complaint from the public. (Şirketin reklamındaki uygunsuzluk, halktan bir şikayet aldı.)
- The impropriety of the student’s behavior led to his suspension. (Ö
ğrencinin davranışındaki uygunsuzluk, uzaklaştırılmasına neden oldu.)
18. The impropriety of the celebrity’s actions caused a media frenzy. (Ünlünün eylemlerindeki uygunsuzluk, medyada bir çılgınlık yarattı.)
- The impropriety of the company’s financial practices led to an investigation by the authorities. (Şirketin mali uygulamalarındaki uygunsuzluk, yetkililer tarafından bir soruşturmaya neden oldu.)
- The impropriety of the employee’s behavior led to his termination. (Çalışanın davranışındaki uygunsuzluk, işten çıkarılmasına neden oldu.)
Hemen Yorum Yaz