İmpediment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Impediment (engel, mani)
- My fear of public speaking is a significant impediment to my career progression. (Kariyerimde ilerlemek için önemli bir engel olan halka açık konuşma korkum var.)
- The lack of funds is an impediment to starting my own business. (Kendi işimi kurmama engel olan fon eksikliği var.)
- His hearing impairment was an impediment to his communication skills. (İletişim becerilerine engel olan işitme engeli vardı.)
- The heavy rain created an impediment for the marathon runners. (Yoğun yağmur maraton koşucuları için bir engel oluşturdu.)
- The language barrier can be an impediment to international trade. (Dil engeli uluslararası ticaret için bir engel olabilir.)
- The old and outdated computer system is an impediment to efficient work. (Eski ve güncelliğini yitirmiş bilgisayar sistemi etkili çalışmaya engel teşkil ediyor.)
- Her lack of confidence is an impediment to her social life. (Sosyal hayatına engel olan özgüven eksikliği var.)
- The lack of transportation is an impediment to rural development. (Kırsal kalkınmaya engel olan ulaşım eksikliği var.)
- The company’s strict policies are an impediment to innovation. (Şirketin sıkı politikaları yenilik için bir engel teşkil ediyor.)
- His physical disability is an impediment to participating in certain sports. (Fiziksel engeli bazı sporlara katılımına engel teşkil ediyor.)
- The lack of resources is an impediment to completing the project on time. (Projenin zamanında tamamlanmasına engel olan kaynak eksikliği var.)
- The noise from the construction site is an impediment to concentration. (İnşaat alanından gelen gürültü konsantrasyona engel teşkil ediyor.)
- Her busy schedule is an impediment to spending time with her family. (Ailesiyle zaman geçirmeye engel olan yoğun programı var.)
- The lack of proper training is an impediment to job performance. (İş performansına engel olan uygun eğitim eksikliği var.)
- His laziness is an impediment to achieving his goals. (Hedeflerine ulaşmasına engel olan tembelliği var.)
- The language impediment made it difficult for them to communicate effectively. (Dil engeli onların etkili iletişim kurmasını zorlaştırdı.)
- The absence of key personnel is an impediment to the company’s growth. (Ana personelin eksikliği şirketin büyümesine engel teşkil ediyor.)
- The broken elevator is an impediment to access for people with disabilities. (Bozuk asansör, engelli insanlar için erişimi zorlaştırıyor.)
- The lack of basic infrastructure is an impediment to the development of underdeveloped countries. (Temel altyapı eksikliği az gelişmiş ülkelerin kalkınmasına engel teşkil ediyor.)
- His
poor communication skills are an impediment to teamwork. (Takım çalışmasına engel olan zayıf iletişim becerileri var.)
Hemen Yorum Yaz