Barrel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Barrel (Fıçı)
Barrel, sıvı veya diğer maddelerin depolanması veya taşınması için kullanılan yuvarlak veya silindirik bir konteynerdir.
- I need to buy a barrel of oil for my generator. (Jeneratörüm için bir varil petrol almam gerekiyor.)
- The wine was aged in oak barrels for two years. (Şarap, iki yıl boyunca meşe fıçılarda olgunlaştırıldı.)
- The barrel of the gun was cold against her temple. (Silahın namlusu, alnına karşı soğuktu.)
- The fishermen loaded the barrel with fresh fish. (Balıkçılar, taze balıklarla dolu fıçıyı yüklediler.)
- The circus performers rolled around inside the barrel. (Sirk sanatçıları, fıçının içinde yuvarlandılar.)
- The old man filled his barrel with rainwater. (Yaşlı adam, fıçısını yağmur suyuyla doldurdu.)
- The smugglers hid their contraband in the barrel. (Kaçakçılar, kaçak malzemelerini fıçının içine sakladılar.)
- The horse kicked the barrel and it rolled down the hill. (At fıçıyı tekmeledi ve o tepeyi aşağıya yuvarlandı.)
- The brewery produced 500 barrels of beer last month. (Bira fabrikası, geçen ay 500 varil bira üretti.)
- The cowboys gathered around the campfire with a barrel of whiskey. (Kovboylar, bir varil viskiyle kamp ateşinin etrafında toplandılar.)
- The barrel was too heavy for him to lift alone. (Fıçı, tek başına kaldıramayacağı kadar ağırdı.)
- The ship’s crew stowed the cargo in the cargo hold and barrels. (Gemi mürettebatı, yükü kargo bölmesine ve fıçılara yükledi.)
- The bandits used a barrel to smash the door open. (Haydutlar, kapıyı kırmak için bir fıçı kullandılar.)
- The old wine cellar was filled with dusty barrels. (Eski şarap mahzeni, tozlu fıçılarla doluydu.)
- The street performer juggled three barrels at once. (Cadde sanatçısı, üç fıçıyı aynı anda çevirdi.)
- The explorers used the barrel as a makeshift raft to cross the river. (Keşif gezginleri, nehir geçmek için fıçıyı bir geçici sal gibi kullandılar.)
- The oil spill contaminated the coastline for miles around the broken barrel. (Petrol sızıntısı, kırık fıçının etrafındaki sahil şeridini milce kirletti.)
- The children played hide and seek behind the old barrel. (Çocuklar, eski fıçının arkasında saklambaç oynadılar.)
- The cowboy shot the barrel to create a makeshift target. (Kovboy, geçici
hedef oluşturmak için fıçıyı vurdu.)
20. The winemaker used a tool to drill a hole in the barrel for sampling. (Şarap üreticisi, örnek almak için fıçıya delik açmak için bir araç kullandı.)
Hemen Yorum Yaz