Barrel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Barrel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Barrel (Fıçı)

Barrel, sıvı veya diğer maddelerin depolanması veya taşınması için kullanılan yuvarlak veya silindirik bir konteynerdir.

  1. I need to buy a barrel of oil for my generator. (Jeneratörüm için bir varil petrol almam gerekiyor.)
  2. The wine was aged in oak barrels for two years. (Şarap, iki yıl boyunca meşe fıçılarda olgunlaştırıldı.)
  3. The barrel of the gun was cold against her temple. (Silahın namlusu, alnına karşı soğuktu.)
  4. The fishermen loaded the barrel with fresh fish. (Balıkçılar, taze balıklarla dolu fıçıyı yüklediler.)
  5. The circus performers rolled around inside the barrel. (Sirk sanatçıları, fıçının içinde yuvarlandılar.)
  6. The old man filled his barrel with rainwater. (Yaşlı adam, fıçısını yağmur suyuyla doldurdu.)
  7. The smugglers hid their contraband in the barrel. (Kaçakçılar, kaçak malzemelerini fıçının içine sakladılar.)
  8. The horse kicked the barrel and it rolled down the hill. (At fıçıyı tekmeledi ve o tepeyi aşağıya yuvarlandı.)
  9. The brewery produced 500 barrels of beer last month. (Bira fabrikası, geçen ay 500 varil bira üretti.)
  10. The cowboys gathered around the campfire with a barrel of whiskey. (Kovboylar, bir varil viskiyle kamp ateşinin etrafında toplandılar.)
  11. The barrel was too heavy for him to lift alone. (Fıçı, tek başına kaldıramayacağı kadar ağırdı.)
  12. The ship’s crew stowed the cargo in the cargo hold and barrels. (Gemi mürettebatı, yükü kargo bölmesine ve fıçılara yükledi.)
  13. The bandits used a barrel to smash the door open. (Haydutlar, kapıyı kırmak için bir fıçı kullandılar.)
  14. The old wine cellar was filled with dusty barrels. (Eski şarap mahzeni, tozlu fıçılarla doluydu.)
  15. The street performer juggled three barrels at once. (Cadde sanatçısı, üç fıçıyı aynı anda çevirdi.)
  16. The explorers used the barrel as a makeshift raft to cross the river. (Keşif gezginleri, nehir geçmek için fıçıyı bir geçici sal gibi kullandılar.)
  17. The oil spill contaminated the coastline for miles around the broken barrel. (Petrol sızıntısı, kırık fıçının etrafındaki sahil şeridini milce kirletti.)
  18. The children played hide and seek behind the old barrel. (Çocuklar, eski fıçının arkasında saklambaç oynadılar.)
  19. The cowboy shot the barrel to create a makeshift target. (Kovboy, geçici

hedef oluşturmak için fıçıyı vurdu.)
20. The winemaker used a tool to drill a hole in the barrel for sampling. (Şarap üreticisi, örnek almak için fıçıya delik açmak için bir araç kullandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.