İmpair İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İmpair
İmpair kelimesi “bozmak, zarar vermek, zayıflatmak” gibi anlamlara gelir. Aşağıda, “impair” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulabilirsiniz:
-
My vision was impaired by the bright sunlight.
(Türkçe: Parlak güneş ışığı görmemi engelledi.) -
Alcohol can impair your judgment and reaction time.
(Türkçe: Alkol zekanı ve tepki süreni bozabilir.) -
The accident impaired his ability to walk.
(Türkçe: Kaza yürüme yeteneğini zayıflattı.) -
The storm impaired the roof of the building.
(Türkçe: Fırtına binanın çatısına zarar verdi.) -
The disease impaired his hearing.
(Türkçe: Hastalık işitmesini zayıflattı.) -
The pollution impaired the quality of the air.
(Türkçe: Kirlilik hava kalitesini bozdu.) -
Lack of sleep can impair your performance at work.
(Türkçe: Uyku eksikliği iş performansınızı düşürebilir.) -
The medication impaired his ability to concentrate.
(Türkçe: İlaç konsantrasyon yeteneğini zayıflattı.) -
The injury impaired his mobility.
(Türkçe: Yaralanma hareket kabiliyetini zayıflattı.) -
Smoking can impair your lung function.
(Türkçe: Sigara içmek akciğer fonksiyonlarınızı zayıflatabilir.) -
The earthquake impaired the structural integrity of the building.
(Türkçe: Deprem bina yapısının bütünlüğünü bozdu.) -
The accident impaired his cognitive abilities.
(Türkçe: Kaza bilişsel yeteneklerini bozdu.) -
The medicine impaired her appetite.
(Türkçe: İlaç iştahını azalttı.) -
The noise impaired his ability to hear the conversation.
(Türkçe: Gürültü konuşmayı duyma yeteneğini bozdu.) -
The flood impaired the city’s infrastructure.
(Türkçe: Sel şehrin altyapısını zayıflattı.) -
The illness impaired her ability to taste.
(Türkçe: Hastalık tat alma yeteneğini zayıflattı.) -
The accident impaired his sense of smell.
(Türkçe: Kaza koku alma duyusunu zayıflattı.) -
The medication impaired his coordination.
(Türkçe: İlaç koordinasyonunu bozdu.) -
The concussion impaired his memory.
(Türkçe: Sarsıntı hafızasını bozdu.) -
The alcohol impaired his speech.
(Türkçe: Alkol konuşma yeteneğini bozdu.)
-
The economic recession impaired the company’s profits.
(Türkçe: Ekonomik durgunluk şirketin karını azalttı.) -
The medication impaired her reaction time.
(Türkçe: İlaç tepki süresini zayıflattı.) -
The accident impaired his hand-eye coordination.
(Türkçe: Kaza el-göz koordinasyonunu bozdu.) -
The illness impaired her immune system.
(Türkçe: Hastalık bağışıklık sistemini zayıflattı.) -
The injury impaired his sense of touch.
(Türkçe: Yaralanma dokunma duyusunu zayıflattı.) -
The medication impaired his balance.
(Türkçe: İlaç denge yeteneğini bozdu.) -
The storm impaired the electrical grid, causing power outages.
(Türkçe: Fırtına elektrik şebekesini bozdu, güç kesintilerine neden oldu.) -
The drug impaired his ability to drive safely.
(Türkçe: İlaç güvenli bir şekilde araba kullanma yeteneğini bozdu.) -
The injury impaired his sense of taste.
(Türkçe: Yaralanma tat alma duyusunu zayıflattı.) -
The disease impaired her lung function.
(Türkçe: Hastalık akciğer fonksiyonlarını zayıflattı.)
Hemen Yorum Yaz