İmmensity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İmmensity (Büyüklük, Sonsuzluk) Nedir?
İmmensity, son derece büyük ve sonsuz bir alan veya uzayı ifade eder.
Örnek Cümleler:
- The immensity of the universe is beyond human comprehension. (Evrenin büyüklüğü insan kavrayışının ötesindedir.)
- He was in awe of the immensity of the mountain range. (Dağ sırasının büyüklüğü karşısında hayranlıkla kaldı.)
- The immensity of the ocean was overwhelming. (Denizin sonsuzluğu karşısında ezici bir duygu hissetti.)
- As she looked up at the night sky, she was struck by the immensity of the stars. (Gece gökyüzüne baktığında, yıldızların sonsuzluğu onu etkiledi.)
- The immensity of the desert was both beautiful and frightening. (Çölün büyüklüğü hem güzel hem de korkutucuydu.)
- The immensity of the task ahead of us was daunting. (Önümüzdeki görevin büyüklüğü karşısında cesareti kırıldı.)
- He was lost in the immensity of his own thoughts. (Kendi düşüncelerinin sonsuzluğunda kayboldu.)
- Her heart was filled with the immensity of love she felt for him. (Ona duyduğu sonsuz aşkla dolu olan kalbi.)
- Standing at the edge of the Grand Canyon, he was humbled by its immensity. (Büyük Kanyon’un kenarında durarak, büyüklüğü karşısında alçaldı.)
- The immensity of the crowd at the concert was overwhelming. (Konserdeki kalabalığın büyüklüğü eziciydi.)
- He gazed out at the immensity of the sea, feeling both small and insignificant. (Denizin büyüklüğüne bakarak, hem küçük hem de önemsiz hissetti.)
- She was struck by the immensity of the city skyline at night. (Gece şehir siluetinin büyüklüğü onu etkiledi.)
- The immensity of the task before us seemed insurmountable. (Önümüzdeki görevin büyüklüğü aşılamaz gibi görünüyordu.)
- He was awed by the immensity of the ancient temple. (Eski tapınağın büyüklüğü karşısında hayran kaldı.)
- The immensity of the desert landscape was breathtaking. (Çöl manzarasının büyüklüğü nefes kesiciydi.)
- She was amazed by the immensity of the underground cavern. (Yer altı mağarasının büyüklüğüne şaşırdı.)
- He was in awe of the immensity of the forest that surrounded him. (Kendisini çevreleyen ormanın büyüklüğü karşısında hayran kaldı.)
- The immensity of the task was daunting, but he was determined to see it through. (Görevin büyüklüğü korkutucu olsa da, onu tamamlama kararlılığı vardı.)
- As she stared out at the immensity of the plains, she felt a sense of peace. (Ovaların sonsuzluğuna bakarken, bir huzur hissetti.)
- The immensity of the night sky was a reminder of how small we are in the grand scheme of things. (Gece gökyüzünün sonsuzluğu, büyük planın içinde ne kadar küçük olduğumuzu hatırlattı.)
(Türkçe Çevirileri)
- Evrenin büyüklüğü insan kavrayışının ötesindedir.
- Dağ sırasının büyüklüğü karşısında hayranlıkla kaldı.
- Denizin sonsuzluğu karşısında ezici bir duygu hissetti.
- Gece gökyüzüne baktığında, yıldızların sonsuzluğu onu etkiledi.
- Çölün büyüklüğü hem güzel hem de korkutucuydu.
- Önümüzdeki görevin büyüklüğü karşısında cesareti kırıldı.
- Kendi düşüncelerinin sonsuzluğunda kayboldu.
- Ona duyduğu sonsuz aşkla dolu olan kalbi.
- Büyük Kanyon’un kenarında durarak, büyüklüğü karşısında alçaldı.
- Konserdeki kalabalığın büyüklüğü eziciydi.
- Denizin büyüklüğüne bakarak, hem küçük hem de önemsiz hissetti.
- Gece şehir siluetinin büyüklüğü onu etkiledi.
- Önümüzdeki görevin büyüklüğü aşılamaz gibi görünüyordu.
- Eski tapınağın büyüklüğü karşısında hayran kaldı.
- Çöl manzarasının büyüklüğü nefes kesiciydi.
- Yer altı mağarasının büyüklüğüne şaşırdı.
- Kendisini çevreleyen ormanın büyüklüğü karşısında hayran kaldı.
- Görevin büyüklüğü korkutucu olsa da, onu tamamlama kararlılığı vardı.
- Ovaların sonsuzluğuna bakarken, bir huzur hissetti.
- Gece gökyüzünün sonsuzluğu, büyük planın içinde ne kadar küçük olduğumuzu hatırlattı.
Hemen Yorum Yaz