İlliterate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İlliterate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İlliterate

İlliterate, okuma yazma bilmeyen anlamına gelir.

  1. Despite being illiterate, she managed to run a successful business. (Okuma yazma bilmediği halde, başarılı bir işletme yönetmeyi başardı.)
  2. Illiteracy is still a significant issue in many parts of the world. (Okuma yazma bilmeme hala dünyanın birçok bölgesinde önemli bir sorun.)
  3. He felt embarrassed when he had to admit that he was illiterate. (Okuma yazma bilmediğini itiraf etmek zorunda kaldığında utandı.)
  4. Illiterate people are more likely to face poverty and unemployment. (Okuma yazma bilmeyen insanlar yoksulluk ve işsizlikle karşılaşma olasılığı daha yüksektir.)
  5. The government has launched several programs to reduce illiteracy rates. (Hükümet, okuma yazma oranlarını azaltmak için birkaç program başlattı.)
  6. Illiterate parents often struggle to help their children with homework. (Okuma yazma bilmeyen ebeveynler, çocuklarına ödev konusunda yardımcı olmakta zorlanırlar.)
  7. Illiteracy is a barrier to personal and societal development. (Okuma yazma bilmeme kişisel ve toplumsal gelişmenin önünde bir engeldir.)
  8. The literacy rate in this region is quite low, with many illiterate adults. (Bu bölgedeki okuryazarlık oranı oldukça düşük ve birçok kişi okuma yazma bilmiyor.)
  9. He grew up in a family where illiteracy was the norm. (Okuma yazma bilmeme ailenin normu olduğu bir ailede büyüdü.)
  10. The illiteracy rate among women is higher than men in some parts of the world. (Dünyanın bazı bölgelerinde kadınların okuma yazma bilmeme oranı erkeklere göre daha yüksektir.)
  11. Illiterate people often have difficulty filling out forms or reading instructions. (Okuma yazma bilmeyen insanlar genellikle formları doldurmak veya talimatları okumakta zorluk çekerler.)
  12. The government has set a goal to eliminate illiteracy in the country by 2030. (Hükümet, ülkedeki okuma yazma bilmeme sorununu 2030 yılına kadar ortadan kaldırmayı hedeflemiştir.)
  13. Illiteracy is a major obstacle to accessing information and knowledge. (Okuma yazma bilmeme bilgiye ve bilgiye erişimde büyük bir engeldir.)
  14. The illiteracy rate has decreased significantly in this country over the past decade. (Geçen on yılda bu ülkedeki okuma yazma bilmeme oranı önemli ölçüde azalmıştır.)
  15. He enrolled in a literacy program to learn how to read and write. (Okuma yazma öğrenmek için bir okuryazarlık programına kaydoldu.)
  16. Illiterate people often rely on others to read important documents for them. (Okuma yazma bilmey

en insanlar genellikle önemli belgeleri okumak için başkalarına güvenirler.)
17. Illiteracy is a complex issue that requires multi-faceted solutions. (Okuma yazma bilmeme çok yönlü çözümler gerektiren karmaşık bir sorundur.)

  1. The teacher noticed that one of her students was illiterate and offered to help. (Öğretmen öğrencilerinden birinin okuma yazma bilmediğini fark etti ve yardım etmeyi teklif etti.)
  2. Illiteracy can lead to misunderstandings and miscommunications. (Okuma yazma bilmeme yanlış anlamalara ve yanlış anlaşılmalara yol açabilir.)
  3. The illiteracy rate in this country is closely linked to poverty and lack of education. (Bu ülkedeki okuma yazma bilmeme oranı yoksulluk ve eğitimsizlikle sıkı sıkıya bağlantılıdır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.