Hustle And Bustle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hustle And Bustle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hustle and Bustle Nedir?

Hustle and bustle, yoğun hareketlilik, telaşlı ve kalabalık bir ortamı ifade eder.

1. The hustle and bustle of the city can be overwhelming. (Şehrin yoğun hareketliliği ezici olabilir.)
2. I love the hustle and bustle of the markets in Istanbul. (İstanbul’daki pazarların yoğunluğunu seviyorum.)
3. The hustle and bustle of the airport makes me anxious. (Havalimanının kalabalığı beni tedirgin eder.)
4. She’s used to the hustle and bustle of New York City. (O, New York şehrinin yoğunluğuna alışkın.)
5. I prefer the calmness of the countryside to the hustle and bustle of the city. (Şehrin yoğunluğundan daha çok, kırsalın sakinliğini tercih ederim.)
6. The hustle and bustle of the restaurant on weekends can be chaotic. (Hafta sonları restoranın kalabalığı kaotik olabilir.)
7. Living in the city means dealing with the hustle and bustle every day. (Şehirde yaşamak, her gün yoğunlukla uğraşmak demektir.)
8. I miss the hustle and bustle of my hometown. (Memleketimdeki kalabalığı özledim.)
9. The hustle and bustle of the office can be stressful. (Ofisin yoğunluğu stresli olabilir.)
10. Tourists enjoy the hustle and bustle of Times Square. (Turistler Times Square’deki kalabalığı seviyor.)
11. The hustle and bustle of the party lasted all night. (Partinin yoğunluğu tüm gece sürdü.)
12. The hustle and bustle of the train station can be confusing for first-time travelers. (Tren istasyonundaki kalabalık, ilk defa seyahat edenler için kafa karıştırıcı olabilir.)
13. I find the hustle and bustle of big cities exhilarating. (Büyük şehirlerin yoğunluğunu heyecan verici buluyorum.)
14. The hustle and bustle of the theme park can be tiring. (Tema parkının yoğunluğu yorucu olabilir.)
15. I’m not a fan of the hustle and bustle of rush hour traffic. (İş çıkışı trafiğinin yoğunluğunu sevmiyorum.)
16. The hustle and bustle of the Christmas shopping season can be overwhelming. (Noel alışveriş sezonunun yoğunluğu ezici olabilir.)
17. I miss the hustle and bustle of the city since moving to the suburbs. (Banliyöye taşındığımdan beri şehrin yoğunluğunu özledim.)
18. The hustle and bustle of the festival made it impossible to find a quiet spot. (Festivalin kalabalığı, sessiz bir nokta bulmayı imkansız hale getirdi.)
19. The hustle and bustle of the stadium on game day is electric. (Maç günü stadyumun yoğunluğu elektrik gibi.)
20. The hustle and bustle of the market adds to

the charm of the old town. (Pazarın yoğunluğu, eski şehrin cazibesine katkıda bulunur.)