Ruthless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ruthless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ruthless

Ruthless kelimesi Türkçe’de “acımasız, merhametsiz” anlamına gelir.

1. She is a ruthless businesswoman. (O, acımasız bir iş kadınıdır.)
2. Don’t be ruthless with your criticisms. (Eleştirilerinde merhametsiz olma.)
3. The ruthless dictator ruled the country with an iron fist. (Acımasız diktatör ülkeyi demir yumrukla yönetti.)
4. The company’s ruthless policies caused a lot of employees to quit. (Şirketin acımasız politikaları, birçok çalışanın istifa etmesine neden oldu.)
5. She was ruthless in her pursuit of power. (O, güç peşinde acımasızdı.)
6. The ruthless hunter didn’t care about the impact of his actions on the ecosystem. (Acımasız avcı, eylemlerinin ekosisteme etkisini umursamadı.)
7. His ruthless tactics earned him the nickname “The Butcher”. (Acımasız taktikleri ona “Kasap” lakabını kazandırdı.)
8. The ruthless warlord ordered the execution of hundreds of innocent civilians. (Acımasız savaşlordu, yüzlerce masum sivili idam ettirdi.)
9. The ruthless coach pushed his team to their limits. (Acımasız antrenör, takımını sınırlarına kadar zorladı.)
10. The ruthless landlord evicted all his tenants without notice. (Acımasız ev sahibi, tüm kiracılarını haber vermeden tahliye etti.)
11. She had to be ruthless in order to survive in a male-dominated industry. (Erkek egemen bir sektörde hayatta kalmak için acımasız olmak zorundaydı.)
12. The ruthless drug lord didn’t hesitate to eliminate anyone who posed a threat to his empire. (Acımasız uyuşturucu baronu, imparatorluğuna tehdit oluşturan herkesi ortadan kaldırmaktan çekinmedi.)
13. He used ruthless means to climb the corporate ladder. (Kurumsal merdivenleri tırmanmak için acımasız yöntemler kullandı.)
14. The ruthless teacher didn’t care about her students’ well-being, only about their grades. (Acımasız öğretmen, öğrencilerinin iyiliğinden değil, sadece notlarından endişe duymuştu.)
15. The ruthless criminal mastermind always stayed one step ahead of the law. (Acımasız suç dehası, her zaman yasadan bir adım önde kaldı.)
16. The ruthless CEO fired half the company’s employees to cut costs. (Acımasız CEO, maliyetleri azaltmak için şirketin yarısını işten çıkardı.)
17. She was known for her ruthless efficiency. (Acımasız etkinliğiyle tanınırdı.)
18. The ruthless gang leader demanded complete loyalty from his followers. (Acımasız ç

ık, takipçilerinden tam bağlılık talep etti.)
19. He had to adopt a ruthless approach to negotiating with the other side. (Diğer taraf ile müzakere etmek için acımasız bir yaklaşım benimsemek zorunda kaldı.)

20. The ruthless assassin didn’t hesitate to take out his target, no matter the cost. (Acımasız suikastçı, maliyet ne olursa olsun hedefini vurmaktan çekinmedi.)