Rustle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rustle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rustle

Rustle kelimesi “hışıltı çıkarmak” anlamına gelir. Bu kelime sıklıkla doğada, yaprakların rüzgarla çıkarığı sesi ifade etmek için kullanılır. Ayrıca, kağıt, plastik veya kumaş gibi materyallerin yaptığı hafif bir sesten de bahsederken kullanılabilir.

Örnek Cümleler:

  1. The wind rustled through the leaves of the trees. (Rüzgar ağaçların yaprakları arasında hışıltı çıkardı.)
  2. The leaves rustled under our feet as we walked through the forest. (Ormanda yürürken ayaklarımızın altındaki yapraklar hışıltı çıkardı.)
  3. The paper rustled as she turned the pages of the book. (Kitabın sayfalarını çevirdikçe kağıt hafifçe hışırdadı.)
  4. The curtains rustled in the breeze coming through the window. (Pencereden gelen esinti ile perdeler hafifçe hışırdadı.)
  5. She rustled through her purse to find her keys. (Anahtarlarını bulmak için çantasında hışıltı çıkararak aradı.)
  6. The branches rustled in the wind. (Dallar rüzgarda hafifçe hışırdadı.)
  7. The leaves rustled gently in the breeze. (Yapraklar hafifçe esen rüzgarla hışıltı çıkardı.)
  8. The sound of the rustling leaves was peaceful and soothing. (Hışıltı çıkaran yaprakların sesi huzur vericiydi.)
  9. He heard a rustling sound and turned around to see a squirrel running up a tree. (Hışıltı sesi duydu ve etrafına baktığında bir sincap ağaca tırmanırken gördü.)
  10. The rustling of the wind chimes filled the air. (Rüzgar çanlarının hışıltısı havayı doldurdu.)
  11. The rustling of the leaves was the only sound in the quiet forest. (Sessiz ormanda yaprakların hışıltısı tek ses idi.)
  12. She rustled the pages of her notebook as she searched for her notes. (Notlarını bulmak için defterinin sayfalarını hışıltı çıkararak karıştırdı.)
  13. -weight:bold>The sound of the rustling grass was music to his ears. (Hışıltı çıkaran çimenlerin sesi kulağına müzik gibi geldi.)
  14. The rustling of the curtains woke her up from her nap. (Perdelerin hışıltısı onu şekerleme yaparken uyandırdı.)
  15. He could hear the rustling of the bushes but couldn’t see what was making the noise. (Çalılıkların hışıltısını duyabiliyordu ama sesi çıkaranı göremiyordu.)
  16. The rustling of the leaves in the autumn breeze was a familiar sound to her. (Sonbahar rüzgarında yaprakların hışıltısı onun için tanıdık bir sesti.)
  17. She rustled the bag of chips to get the crumbs out. (Kırıntıları dışarı çıkarmak için cips poşetini hışıltı çıkararak salladı.)
  18. The rustling of the leaves and the chirping of the birds created a peaceful atmosphere in the park. (Yaprakların hışıltısı ve kuşların cıvıltısı parkta huzurlu bir ortam yarattı.)
  19. The rustling of the sheets woke him up from his sleep. (Çarşafların hışıltısı onu uykusundan uyandırdı.)
  20. The rustling of the wind through the trees sounded like a distant waterfall. (Rüzgarın ağaçlar arasında hışıltısı uzak bir şelale sesi gibi geldi.)
  21. The rustling of the pages was the only sound in the library. (Kütüphanede sayfaların hışıltısı tek ses idi.)

Türkçe karşılıklar:

  1. Rüzgar ağaçların yaprakları arasında hışıltı çıkardı.
  2. Ormanda yürürken ayaklarımızın altındaki yapraklar hışıltı çıkardı.
  3. Kitabın sayfalarını çevirdikçe kağıt hafifçe hışırdadı.
  4. Pencereden gelen esinti ile perdeler hafifçe hışırdadı.
  5. Anahtarlarını bulmak için çantasında hışıltı çıkararak aradı.
  6. Dallar rüzgarda hafifçe hışırdadı.
  7. Yapraklar hafifçe esen rüzgarla hışıltı çıkardı.
  8. Hışıltı çıkaran yaprakların sesi huzur vericiydi.
  9. Hışılt

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.