Hot İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hot İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hot Kelimesi

Hot kelimesi sıcak anlamına gelir. Bu kelime sıcak havayı, yiyecekleri, içecekleri, nesneleri veya duyguları ifade etmek için kullanılabilir.

Örnek cümleler:

  1. The tea is too hot to drink. (Çay içecek kadar sıcak.)
  2. It’s so hot outside today. (Bugün dışarısı çok sıcak.)
  3. I like my coffee hot, not lukewarm. (Kahvemi sıcak severim, ılık değil.)
  4. The fire was too hot to get close to. (Ateşe yaklaşmak için çok sıcaktı.)
  5. I always put on sunscreen when it’s hot outside. (Dışarısı sıcak olduğunda her zaman güneş kremi kullanırım.)
  6. The soup is too hot for me. (Çorba benim için çok sıcak.)
  7. She’s feeling hot and sweaty after running. (Koşudan sonra sıcak ve terli hissediyor.)
  8. The pavement was hot under my feet. (Yer çok sıcaktı, ayaklarım yanıyordu.)
  9. I like to drink hot chocolate on cold days. (Soğuk günlerde sıcak çikolata içmekten hoşlanırım.)
  10. I need to turn on the air conditioning, it’s too hot in here. (Klimayı açmam gerekiyor, burası çok sıcak.)
  11. She’s wearing a hot pink dress. (Kırmızı pembeli bir elbise giyiyor.)
  12. The debate about gun control is a hot topic. (Silah kontrolü hakkındaki tartışma sıcak bir konudur.)
  13. She’s been in hot water with her boss for missing the deadline. (Patronuyla, son tarihi kaçırdığı için sorun yaşadı.)
  14. The hot springs in that area are very popular among tourists. (O bölgedeki sıcak su kaynakları turistler arasında çok popüler.)
  15. I burned my tongue on the hot pizza. (Sıcak pizzaya dudaklarımdan yandım.)
  16. He’s a hotshot lawyer who always wins his cases. (Kazandığı davalarda her zaman başarılı olan ünlü bir avukat.)
  17. The hot air balloon ride was amazing. (Sıcak hava balonu yolculuğu muhteşemdi.)
  18. She looks hot in that new outfit. (Yeni kıyafetinde harika görünüyor.)
  19. The movie star is considered to be one of Hollywood’s hottest actors. (Film yıldızı Hollywood’un en sıcak oyuncularından biri olarak kabul ediliyor.)
  20. The hot-headed teenager got into a fight with his friend. (Kızgın genç arkadaşıyla kavga etti.)

İngilizce kelime anlamları için WordReference veya Oxford Dictionaries gibi kaynaklardan yararlanabilirsiniz.

Hot Kelimesi (Devamı)

  1. I put on my sunglasses to protect my eyes from the hot sun. (Gözlerimi sıcak güneşten korumak için güneş gözlüğümü taktım.)
  2. The hot iron burned a hole in my shirt. (Sıcak ütü gömleğimde delik yaktı.)
  3. He added hot sauce to his food to make it spicier. (Yemeğine daha baharatlı hale getirmek için acı sos ekledi.)
  4. She has a hot temper and can get angry easily. (Sıcakkanlı biri ve kolayca öfkelenir.)
  5. The hot weather made it difficult to sleep. (Sıcak hava uyumayı zorlaştırdı.)
  6. The soup was too hot for her to eat right away. (Çorba onun için hemen yenilemeyecek kadar sıcaktı.)
  7. The hot air from the oven made the kitchen even hotter. (Fırından çıkan sıcak hava mutfak daha da sıcak yaptı.)
  8. The hot shower helped to ease my sore muscles. (Sıcak duş kas ağrılarımı hafifletmeme yardımcı oldu.)
  9. The hot air balloon rose higher and higher into the sky. (Sıcak hava balonu yükseklerde gökyüzüne doğru yükseldi.)
  10. He got a hot tip from his friend about the stock market. (Arkadaşından hisse senedi piyasası hakkında sıcak bir ipucu aldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.