Hostile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hostile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı: Düşmanca, düşmanlık dolu

Hostile kelimesi, bir kişi ya da ortamın düşmanca ya da düşmanlık dolu olması anlamında kullanılır. İngilizce örnek cümleler ve Türkçe karşılıkları şu şekildedir:

  1. The teacher’s hostile attitude towards the students was very clear. (Öğretmenin öğrencilere karşı düşmanca tutumu çok açıktı.)
  2. The company faced a hostile takeover bid. (Şirket, düşmanca bir ele geçirme teklifiyle karşı karşıya kaldı.)
  3. The hostile crowd threw rocks at the police. (Düşmanca kalabalık, polislere taş attı.)
  4. He gave me a hostile look when I asked him a question. (Bir soru sorduğumda bana düşmanca baktı.)
  5. The two countries have been in a hostile relationship for years. (İki ülke yıllardır düşmanca bir ilişki içinde.)
  6. She felt uncomfortable in the hostile environment. (Düşmanca ortamda kendini rahat hissetmedi.)
  7. The hostile witness refused to answer any questions. (Düşmanca tanık, hiçbir soruya cevap vermeyi reddetti.)
  8. The hostile takeover attempt was unsuccessful. (Düşmanca ele geçirme girişimi başarısız oldu.)
  9. His hostile behavior towards his colleagues led to his dismissal. (Meslektaşlarına karşı düşmanca davranışları, işten çıkmasına neden oldu.)
  10. The team faced a hostile crowd during the away game. (Takım, deplasman maçında düşmanca bir kalabalıkla karşı karşıya kaldı.)
  11. The hostile tone of her voice made me feel uncomfortable. (Ses tonundaki düşmanca tavra rahatsız oldum.)
  12. The hostile takeover bid was met with resistance from the company’s board. (Düşmanca ele geçirme teklifi, şirketin yönetim kurulundan direnişle karşılaştı.)
  13. The hostile group of protesters clashed with the police. (Düşmanca protestocu grubu, polisle çatıştı.)
  14. The company’s hostile work environment led to high turnover rates. (Şirketin düşmanca çalışma ortamı, yüksek işten çıkma oranlarına neden oldu.)
  15. His hostile demeanor made it difficult for him to make friends. (Düşmanca tavırları, arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
  16. The hostile takeover bid caused the company’s stock prices to plummet. (Düşmanca ele geçirme teklifi, şirketin hisse fiyatlarının düşmesine neden oldu.)
  17. The hostile relationship between the two countries escalated into a full-blown war. (İki ülke arasındaki düşmanca ilişki, tam anlamıyla bir savaşa dönüştü.)
  18. The company’s hostile takeover attempt was met with public outcry. (Şirketin düşmanca ele

geçirme girişimi, halktan büyük tepki gördü.)
19. The hostile work environment affected the mental health of the employees. (Düşmanca çalışma ortamı, çalışanların zihinsel sağlığını etkiledi.)

  1. The hostile takeover bid was eventually blocked by government regulators. (Düşmanca ele geçirme teklifi, sonunda hükümet düzenleyicileri tarafından engellendi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.