Horse-Whip İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Horse-Whip İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Horse-Whip Nedir?

Horse-whip, atları yönlendirmek ve kontrol etmek için kullanılan bir tür kamçıdır. Bu kamçı genellikle deri bir sapı ve ucunda ince bir deri veya naylon şeridi olan bir kuyruğu vardır.

Örnek Cümleler:

1. She rode the horse with a horse-whip in her hand. (Atı elinde bir atkuyruğu ile sürdü.)
2. The jockey used the horse-whip to urge the horse to run faster. (Jokey, atın daha hızlı koşması için atkuyruğunu kullandı.)
3. The trainer demonstrated how to properly use a horse-whip during the lesson. (Eğitmen, ders sırasında atkuyruğunu nasıl doğru kullanacağını gösterdi.)
4. The horse-whip made a loud cracking sound as it hit the ground. (Atkuyruğu, yere vurduğunda yüksek bir çatlama sesi çıkardı.)
5. The groom used the horse-whip to shoo away the flies from the horse’s face. (Bakıcı, atın yüzünden sinekleri uzaklaştırmak için atkuyruğunu kullandı.)
6. She was so angry that she threatened to whip the horse with a horse-whip. (O kadar öfkeliydi ki atı atkuyruğu ile dövmekle tehdit etti.)
7. The horse refused to move, so the rider gave it a gentle tap with the horse-whip. (At hareket etmeyi reddetti, bu yüzden binici atkuyruğuyla ona nazikçe dokundu.)
8. The horse-whip was coated in a layer of dust from being stored in the barn for so long. (Atkuyruğu, ahırda uzun süre saklanması nedeniyle tozlu bir tabaka ile kaplanmıştı.)
9. The horse’s skin was sensitive, so the rider never used a horse-whip on it. (Atın cildi hassastı, bu yüzden binici ona hiçbir zaman atkuyruğu kullanmadı.)
10. The horse-whip was an important tool for cowboys when herding cattle. (Atkuyruğu, sığır sürerken kovboylar için önemli bir araçtı.)
11. The horse-whip was banned from use in some horse racing events due to animal welfare concerns. (Hayvan refahı endişeleri nedeniyle bazı at yarışı etkinliklerinde atkuyruğu kullanımı yasaklandı.)
12. She could feel the sting of the horse-whip on her leg after accidentally hitting herself with it. (Kendisine yanlışlıkla vurduktan sonra, atkuyruğunun acısını bacağında hissedebiliyordu.)
13. The horse responded well to the rider’s gentle use of the horse-whip to guide it through the obstacle course. (At, binicinin engel parkurunu geçirmek için nazikçe atkuyruğunu kullanmasına iyi yanıt verdi.)

14. The horse-whip was passed down from generation to generation in his family, as a symbol of their equestrian heritage. (Atkuyruğu, ailelerindeki binicilik mirası sembolü olarak nesilden nesile aktarıldı.)
15. She could hear the sound of the horse-whip cracking through the air as the jockey urged the horse to run faster. (Jokey, atın daha hızlı koşması için atkuyruğunu kullandığında, havada atkuyruğunun çatlamasının sesini duyabiliyordu.)
16. The horse-whip was a necessary tool for horseback riding in the days before automobiles. (Otomobillerden önce at biniciliği için atkuyruğu gerekli bir araçtı.)
17. He practiced using the horse-whip in a safe and controlled environment before using it on an actual horse. (Gerçek bir at üzerinde kullanmadan önce, atkuyruğunu güvenli ve kontrollü bir ortamda kullanarak pratik yaptı.)
18. The horse-whip was carefully crafted by skilled artisans to ensure its durability and effectiveness. (Atkuyruğu, dayanıklılığı ve etkililiği sağlamak için ustalar tarafından özenle tasarlandı.)
19. The use of a horse-whip in horseback riding competitions is heavily regulated to prevent animal cruelty. (At binicilik yarışmalarında atkuyruğu kullanımı, hayvan işkencesini önlemek için sıkı bir şekilde düzenlenmektedir.)
20. The sound of the horse-whip cracking was enough to make the horse obey the rider’s commands without needing to actually use it. (Atkuyruğunun çatlamasının sesi, atın binicinin emirlerine uymasını sağlamak için kullanılması gerekmeksizin yeterliydi.)