High İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
High
High, yüksek anlamına gelir. Bir nesnenin diğer nesnelere göre yüksek olması durumunu ifade eder.
- I love living on the top floor because I have a high view of the city. (Şehrin yüksek manzarasını gördüğüm için üst katta yaşamayı seviyorum.)
- The high mountains are covered with snow throughout the year. (Yüksek dağlar yıl boyunca karla kaplıdır.)
- She set a new high score in the game. (Oyunun yeni yüksek puanını kırdı.)
- The airplane flew at a high altitude. (Uçak yüksek bir irtifada uçtu.)
- I am afraid of heights because I get dizzy at high places. (Yüksek yerlerde başım döndüğü için yükseklikten korkuyorum.)
- The high cost of living in this city makes it difficult for many people to afford. (Bu şehirdeki yüksek yaşam maliyeti, birçok insanın karşılamasını zorlaştırıyor.)
- He was in a high position in the company. (Şirkette yüksek bir pozisyonda bulunuyordu.)
- The high winds caused the trees to sway. (Yüksek rüzgarlar ağaçların sallanmasına neden oldu.)
- The high temperature in the desert can be unbearable. (Çöldeki yüksek sıcaklık dayanılmaz olabilir.)
- The high levels of pollution in the city are a major concern. (Şehirdeki yüksek kirlilik seviyeleri büyük bir endişe kaynağı.)
- The high school students are preparing for their final exams. (Lise öğrencileri final sınavlarına hazırlanıyor.)
- The high heels she was wearing made her taller. (Giymiş olduğu yüksek topuklar onu daha uzun gösterdi.)
- The high notes in the song were difficult to sing. (Şarkıdaki yüksek notalar söylemesi zordu.)
- The high level of rainfall caused flooding in the area. (Yüksek yağış seviyesi bölgede sel baskınlarına neden oldu.)
- The high waves made it difficult for the boat to stay afloat. (Yüksek dalgalar teknenin suyun üstünde kalmasını zorlaştırdı.)
- The high security measures at the airport made me feel safe. (Havalimanındaki yüksek güvenlik önlemleri beni güvende hissettirdi.)
- The high volume of traffic during rush hour caused delays. (Yoğun trafik saatlerindeki yüksek araç trafiği gecikmelere neden oldu.)
- The high demand for tickets caused the concert to sell out quickly. (Biletlerin yüksek talebi, konserin hızlıca tükenmesine neden oldu.)
- The high quality of the product made it popular among customers. (Ürünün yüksek kalitesi, müşteriler arasında popüler oldu.)
- The high energy levels of the performers made the concert
an exciting experience. (Sanatçıların yüksek enerji seviyeleri, konseri heyecan verici bir deneyim haline getirdi.)
Hemen Yorum Yaz