High İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

High İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

High

High, yüksek anlamına gelir. Bir nesnenin diğer nesnelere göre yüksek olması durumunu ifade eder.

  1. I love living on the top floor because I have a high view of the city. (Şehrin yüksek manzarasını gördüğüm için üst katta yaşamayı seviyorum.)
  2. The high mountains are covered with snow throughout the year. (Yüksek dağlar yıl boyunca karla kaplıdır.)
  3. She set a new high score in the game. (Oyunun yeni yüksek puanını kırdı.)
  4. The airplane flew at a high altitude. (Uçak yüksek bir irtifada uçtu.)
  5. I am afraid of heights because I get dizzy at high places. (Yüksek yerlerde başım döndüğü için yükseklikten korkuyorum.)
  6. The high cost of living in this city makes it difficult for many people to afford. (Bu şehirdeki yüksek yaşam maliyeti, birçok insanın karşılamasını zorlaştırıyor.)
  7. He was in a high position in the company. (Şirkette yüksek bir pozisyonda bulunuyordu.)
  8. The high winds caused the trees to sway. (Yüksek rüzgarlar ağaçların sallanmasına neden oldu.)
  9. The high temperature in the desert can be unbearable. (Çöldeki yüksek sıcaklık dayanılmaz olabilir.)
  10. The high levels of pollution in the city are a major concern. (Şehirdeki yüksek kirlilik seviyeleri büyük bir endişe kaynağı.)
  11. The high school students are preparing for their final exams. (Lise öğrencileri final sınavlarına hazırlanıyor.)
  12. The high heels she was wearing made her taller. (Giymiş olduğu yüksek topuklar onu daha uzun gösterdi.)
  13. The high notes in the song were difficult to sing. (Şarkıdaki yüksek notalar söylemesi zordu.)
  14. The high level of rainfall caused flooding in the area. (Yüksek yağış seviyesi bölgede sel baskınlarına neden oldu.)
  15. The high waves made it difficult for the boat to stay afloat. (Yüksek dalgalar teknenin suyun üstünde kalmasını zorlaştırdı.)
  16. The high security measures at the airport made me feel safe. (Havalimanındaki yüksek güvenlik önlemleri beni güvende hissettirdi.)
  17. The high volume of traffic during rush hour caused delays. (Yoğun trafik saatlerindeki yüksek araç trafiği gecikmelere neden oldu.)
  18. The high demand for tickets caused the concert to sell out quickly. (Biletlerin yüksek talebi, konserin hızlıca tükenmesine neden oldu.)
  19. The high quality of the product made it popular among customers. (Ürünün yüksek kalitesi, müşteriler arasında popüler oldu.)
  20. The high energy levels of the performers made the concert

an exciting experience. (Sanatçıların yüksek enerji seviyeleri, konseri heyecan verici bir deneyim haline getirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.