Hardheart İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hardheart İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hardheart Nedir?

Hardheart, İngilizcede “sert kalpli” anlamına gelir. Kişinin duygusal olarak soğuk, acımasız, duygusuz veya empati kuramayan biri olduğunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. I can’t believe how hardhearted he is. (Onun ne kadar duygusuz olduğuna inanamıyorum.)
  2. She’s a hardhearted woman who doesn’t care about anyone else’s feelings. (O, başka insanların duygularını umursamayan sert kalpli bir kadın.)
  3. The dictator was known for his hardheartedness and cruelty. (Diktatör, sert kalpliliği ve acımasızlığı ile tanınıyordu.)
  4. His hardheartedness made it difficult for him to maintain any close relationships. (Onun sert kalpliliği, yakın ilişkilerini sürdürmesini zorlaştırdı.)
  5. I try not to be hardhearted, but sometimes it’s hard not to be. (Sert kalpli olmamaya çalışıyorum, ama bazen olmamak zor oluyor.)
  6. It’s hard to feel sorry for someone who is so hardhearted. (O kadar sert kalpli olan birine üzülmek zor.)
  7. She showed her hardheartedness by refusing to help the homeless man. (O, evsiz adama yardım etmeyi reddederek sert kalpliliğini gösterdi.)
  8. His hardheartedness was a result of his difficult childhood. (Onun sert kalpliliği, zorlu çocukluğunun bir sonucuydu.)
  9. The movie portrayed the villain as a hardhearted and ruthless character. (Film, kötü adamı sert kalpli ve acımasız bir karakter olarak tasvir etti.)
  10. I thought he was hardhearted, but he surprised me by showing his soft side. (Onun sert kalpli olduğunu düşündüm, ama yumuşak tarafını göstererek beni şaşırttı.)
  11. Her hardheartedness towards animals made her unpopular among animal lovers. (Hayvanlara karşı sert kalpliliği, hayvan severler arasında popüler olmamasına neden oldu.)
  12. The manager’s hardhearted decision led to the company’s downfall. (Yöneticinin sert kalpli kararı, şirketin çöküş

    ına yol açtı.)

  13. Her hardheartedness was a defense mechanism she developed to protect herself from getting hurt. (Onun sert kalpliliği, kendisine zarar vermekten korunmak için geliştirdiği bir savunma mekanizmasıydı.)
  14. The soldier’s hardheartedness was a result of the trauma he experienced during the war. (Askerin sert kalpliliği, savaş sırasında yaşadığı travmanın bir sonucuydu.)
  15. Her hardheartedness towards her children caused them to distance themselves from her. (Çocuklarına karşı sert kalpliliği, onların kendisinden uzaklaşmasına neden oldu.)
  16. His hardheartedness towards the poor was a source of shame for his family. (Yoksullara karşı sert kalpliliği, ailesi için utanç kaynağı oldu.)
  17. The judge’s hardheartedness was criticized by the public and the media. (Yargıcın sert kalpliliği, halk ve medya tarafından eleştirildi.)
  18. Her hardheartedness towards her employees led to high turnover rates. (Çalışanlarına karşı sert kalpliliği, yüksek işten ayrılma oranlarına yol açtı.)
  19. The CEO’s hardheartedness towards the environment was a concern for environmentalists. (CEO’nun çevreye karşı sert kalpliliği, çevreciler için endişe kaynağıydı.)
  20. His hardheartedness made him unpopular among his peers. (Onun sert kalpliliği, meslektaşları arasında popüler olmamasına neden oldu.)
  21. She regretted her hardheartedness towards her ex-husband after he passed away. (Eski kocasına karşı sert kalpliliğinden sonra, öldükten sonra pişman oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.