Halt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Halt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Halt İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Durdurmak, duraklatmak, durma emri vermek

  1. Halt! You are not allowed to go any further. (Dur! Daha ileri gitmek için iznin yok.)
  2. The police officer signaled for the car to halt. (Polis memuru arabayı durdurması için işaret verdi.)
  3. The train came to a sudden halt. (Tren aniden durdu.)
  4. The company has decided to halt production due to the pandemic. (Şirket, pandemi nedeniyle üretimi durdurma kararı aldı.)
  5. The horse wouldn’t halt until the rider pulled on the reins. (Atlı, eyerden çekiştirene kadar durmadı.)
  6. The government has ordered a halt to all non-essential travel. (Hükümet, tüm önemsiz seyahatleri durdurma emri verdi.)
  7. The factory had to halt production temporarily to make some repairs. (Fabrika, bazı onarımlar yapmak için geçici olarak üretimi durdurmak zorunda kaldı.)
  8. The teacher had to halt the lesson to address a student’s misbehavior. (Öğretmen, bir öğrencinin kötü davranışını ele almak için dersi durdurmak zorunda kaldı.)
  9. The construction work was halted due to bad weather conditions. (İnşaat çalışmaları, kötü hava koşulları nedeniyle durduruldu.)
  10. The police officer commanded the suspect to halt immediately. (Polis memuru, şüpheliyi derhal durdurmasını emretti.)
  11. The truck driver applied the brakes to bring the vehicle to a halt. (Kamyon şoförü, aracı durdurmak için frenlere bastı.)
  12. The company has decided to halt all overseas shipments until further notice. (Şirket, ileri bir tarihe kadar tüm yurt dışı sevkiyatlarını durdurma kararı aldı.)
  13. The car came to a sudden halt when it hit a pothole in the road. (Araç, yoldaki bir çukura çarptığında aniden durdu.)
  14. The president ordered a halt to all military operations in the area. (Cumhurbaşkanı, bölgedeki tüm askeri operasyon

ları durdurma emri verdi.)
15. The ship had to halt at the port for repairs. (Gemi, onarımlar için limanda durmak zorunda kaldı.)

  1. The orchestra came to a halt when the conductor’s baton broke. (Orkestra, şefin çubuğu kırılınca durdu.)
  2. The police officer threatened to use force if the suspect did not halt. (Polis memuru, şüphelinin durmaması durumunda zor kullanacaklarını tehdit etti.)
  3. The company announced a temporary halt in hiring due to budget constraints. (Şirket, bütçe kısıtlamaları nedeniyle geçici olarak işe alma durdurması ilan etti.)
  4. The motorist had to halt at the red light. (Sürücü, kırmızı ışıkta durmak zorunda kaldı.)
  5. The construction workers were ordered to halt work and evacuate the site due to an approaching storm. (İnşaat işçilerine, yaklaşan bir fırtına nedeniyle çalışmayı durdurup alandan tahliye etmeleri emredildi.)

Türkçe Karşılıklar: Dur!, durdurmak, duraklatmak, geçici olarak durdurmak, durma emri vermek, durmak zorunda kalmak, işe alma durdurması, çalışmayı durdurmak, geçici olarak işe alma durdurması, zor kullanmak, alandan tahliye etmek, frenlemek.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.