Austereness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Austereness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Austereness Nedir?

Austereness, sade, mütevazı, süslü olmayan, sadelik ve basitlik anlamına gelen bir kelime olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. Austereness is a key element in minimalist design. (Sadelik, minimalist tasarımda anahtar bir unsurdur.)
2. The austereness of the room made it feel empty and cold. (Odanın sadeği, boş ve soğuk hissettirdi.)
3. The writer’s austereness in her writing style is admired by many. (Yazarın yazım tarzındaki sadeliği, birçok kişi tarafından beğeniliyor.)
4. The austereness of the monk’s life was inspiring to others. (Keşişin hayatındaki sadeği, diğerlerine ilham vericiydi.)
5. The austereness of the landscape was breathtaking in its simplicity. (Manzaranın sadeği, basitliğinde nefes kesiciydi.)
6. The austereness of the meal was surprising given its delicious taste. (Yemeğin lezzetinin harika olduğu düşünüldüğünde, onun sadeliği şaşırtıcıydı.)
7. The austereness of the decor in the room was intentional to create a peaceful atmosphere. (Odadaki dekorun sadeği, huzurlu bir atmosfer yaratmak için kasıtlı olarak yapıldı.)
8. The austereness of the ceremony added to the solemnity of the occasion. (Törenin sadeliği, törenin ciddiyetine katkıda bulundu.)
9. The austereness of the building’s design was in stark contrast to the surrounding architecture. (Bina tasarımının sadeliği, çevredeki mimariyle keskin bir tezat oluşturdu.)
10. The austereness of the film’s cinematography was refreshing in a world of flashy blockbusters. (Filmin sinematografisinin sadeliği, flaş film yapımlarının olduğu bir dünyada ferahlatıcıydı.)
11. The austereness of the music was calming and meditative. (Müziğin sadeliği, sakinleştirici ve meditatifti.)
12. The artist’s austereness in his use of color was a deliberate choice. (Sanatçının renk kullanımındaki sadeliği, kasıtlı bir tercihti.)
13. The austereness of the dress made it appropriate for the somber occasion. (Elbisenin sadeliği, üzüntülü bir durum için uygun hale getirdi.)
14. The austereness of the language used in the speech was necessary to convey the seriousness of the situation. (Konuşmada kullanılan dilin sadeliği, durumun ciddiyetini iletmek için gereklidi.)
15. The austereness of the office reflected

the CEO’s preference for simplicity and efficiency. (Ofisin sadeliği, CEO’nun basitlik ve verimlilik tercihine yansıttı.)
16. The poet’s austereness in his words added depth to the emotions he conveyed. (Şairin sözlerindeki sadelik, ilettiği duygulara derinlik kattı.)

17. The austereness of the furniture in the waiting room made the space feel more spacious. (Bekleme odasındaki mobilyaların sadeliği, alanı daha ferah hissettirdi.)
18. The restaurant’s austereness was a refreshing change from the overly decorative establishments in the area. (Restoranın sadeliği, bölgedeki aşırı süslü işletmelerden ferahlatıcı bir değişiklikti.)
19. The painter’s austereness in her brushstrokes created a sense of calm and serenity in her paintings. (Ressamın fırça darbelerindeki sadelik, tablolarında sakinlik ve huzur hissi yarattı.)
20. The design team opted for austereness in their packaging to reflect the company’s commitment to sustainability. (Tasarım ekibi, ambalajlarında sadelik tercih etti ve bu, şirketin sürdürülebilirliğe olan bağlılığını yansıttı.)