Halo İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Halo
Türkçe Anlamı: Bir ışık halesi ya da ışık hüzmesi
- The sun was so bright that it formed a halo around it. (Güneş öyle parlaktı ki etrafında bir halo oluştu.)
- She had a halo of golden hair around her face. (Yüzünde altın sarısı bir halo vardı.)
- The angel’s head was surrounded by a glowing halo. (Meleğin başı ışıldayan bir halo ile çevriliydi.)
- The moon was surrounded by a halo of clouds. (Ay, bulutların bir halo ile çevriliydi.)
- The streetlights formed a halo in the fog. (Sokak lambaları sis içinde bir halo oluşturdu.)
- The basketball player’s shot went in and out of the halo. (Basketbol oyuncusunun şutu, halo içine girdi ve çıktı.)
- The artist painted a halo around the saint’s head. (Sanatçı, azizin başına bir halo resmetti.)
- The headlights of the car created a halo effect in the dark. (Arabanın farları karanlıkta bir halo etkisi yarattı.)
- The snow reflected the light and created a halo around the trees. (Kar ışığı yansıttı ve ağaçların etrafında bir halo oluşturdu.)
- The rainbow had a faint halo around it. (Gökkuşağının etrafında hafif bir halo vardı.)
- The camera lens had a flare that created a halo around the sun. (Kamera lensi, güneşin etrafında bir halo oluşturan bir flar sahipti.)
- The statue of the goddess had a halo above her head. (Tanrıça heykelinin başının üzerinde bir halo vardı.)
- The airplane’s landing lights created a halo effect on the runway. (Uçak iniş ışıkları pistte bir halo etkisi yarattı.)
- The full moon had a bright halo around it. (Dolunayın etrafında parlak bir halo vardı.)
- The Christmas lights created a halo effect around the tree. (Noel ışıkları, ağacın etrafında bir halo etkisi yarattı.)
- The wedding photographer captured a beautiful halo effect around the bride’s veil. (Düğün fotoğrafçısı, gelinin duvağı etrafında güzel bir halo etkisi yakaladı.)
- The street artist painted a halo around the graffiti character. (Sokak sanatçısı, graffiti karakterinin etrafına bir halo resmetti.)
- The neon lights in the bar created a halo effect around the bottles. (Barın neon ışıkları, şişelerin etrafında bir halo etkisi yarattı.)
- The dragonfly’s wings had a shimmering halo in the sunlight. (Kınkanatlı böceğin kanatlarında güneşte parlayan bir halo vardı.)
- The fire had a halo of smoke rising above it. (Yangının üstünde yükselen bir duman halo vardı.)
Halo
Türkçe Anlamı: Bir ışık halesi ya da ışık hüzmesi
- The painting had a halo of light around the subject’s face. (Tabloda, konunun yüzü etrafında bir ışık halo vardı.)
- The morning sun created a beautiful halo of light on the horizon. (Sabah güneşi ufukta güzel bir ışık halo yarattı.)
- The statue of the Buddha had a golden halo behind its head. (Budha heykelinin arkasında altın bir halo vardı.)
- The diver saw a halo of light coming from a school of fish. (Dalışçı, bir balık sürüsünden gelen bir ışık halo gördü.)
- The Christmas star had a glowing halo around it. (Noel yıldızının etrafında parlayan bir halo vardı.)
- The streetlamp’s halo provided a warm glow to the dark street. (Sokak lambasının halo’su, karanlık sokaklara sıcak bir ışık verdi.)
- The candle’s flame had a flickering halo around it. (Mumun alevi etrafında titrek bir halo vardı.)
- The spaceship’s thrusters created a halo of fire as it took off. (Uzay gemisi kalkarken ateşin bir halo’su oluştu.)
- The angel’s wings had a shimmering halo around them. (Meleğin kanatları etrafında parlayan bir halo vardı.)
- The sunrise had a stunning halo of colors in the sky. (Güneş doğarken gökyüzünde çarpıcı renklerden oluşan bir halo vardı.)
Hemen Yorum Yaz