Foreigner İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foreigner İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foreigner

Foreigner, İngilizcede “yabancı” anlamına gelir. Bu kelime, bir ülkenin vatandaşı olmayan kişiyi veya bir yerde yeni olan kişiyi ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. She felt like a foreigner in that new city. (O, yeni şehirde yabancı gibi hissetti.)
2. He speaks English like a native, but he’s actually a foreigner. (O, İngilizceyi anadili gibi konuşur ama aslında yabancıdır.)
3. The company hired a lot of foreigners to work in their overseas offices. (Şirket, yurtdışı ofislerinde çalışmak için birçok yabancı işe aldı.)
4. The restaurant served foreign cuisine that I had never tasted before. (Restoran, daha önce tatmadığım yabancı mutfağı servis etti.)
5. The city was full of foreigners during the festival. (Şehir festival boyunca yabancılarla doluydu.)
6. It can be difficult for foreigners to understand the local customs. (Yerli gelenekleri anlamak yabancılar için zor olabilir.)
7. The embassy provides assistance to foreigners who have lost their passports. (Büyükelçilik, pasaportunu kaybeden yabancılara yardım sağlar.)
8. The university has a program for foreigners who want to learn the language. (Üniversite, dili öğrenmek isteyen yabancılar için bir programı vardır.)
9. Foreigners are often targets of scams in tourist areas. (Turist bölgelerinde yabancılar sık sık dolandırıcılık hedefi olurlar.)
10. The government has strict regulations for foreigners who want to work in the country. (Hükümet, ülkede çalışmak isteyen yabancılar için sıkı düzenlemelere sahiptir.)
11. The hotel staff were friendly and helpful to the foreign guests. (Otel personeli, yabancı konuklara dostça ve yardımseverdi.)
12. Foreigners may have a different perspective on local issues. (Yabancılar, yerel konularda farklı bir perspektife sahip olabilirler.)
13. The museum had an exhibit featuring foreign artists. (Müze, yabancı sanatçıları sergileyen bir sergiye sahipti.)
14. Foreigners are often fascinated by the local culture. (Yabancılar, yerel kültüre sık sık hayran kalırlar.)
15. The immigration officer asked the foreigner to present their passport. (Göçmenlik görevlisi, yabancının pasaportunu sunmasını istedi.)
16. The company provided a translator to help the foreign employees communicate. (Şirket, yabancı çalışanların iletişim kurmalarına yardımcı olmak için bir tercüman sağladı.)
17. The restaurant had a menu in both English and the language of the foreign customers. (Restoran, İngilizce ve yabancı müşterilerin dilinde menüye sahipti.)
18. The university offers scholarships

to foreign students who excel academically. (Üniversite, akademik açıdan başarılı olan yabancı öğrencilere burslar sunar.)
19. The government provides language classes for foreigners who want to learn the local language. (Hükümet, yerel dil öğrenmek isteyen yabancılar için dil kursları sağlar.)

20. The city has a diverse population, with many foreigners living and working there. (Şehirde çok sayıda yabancı yaşayıp çalıştığı için nüfus çeşitlidir.)

(Türkçe çeviriler kalın ve yeşil renkte yazılmıştır.)