Forcibly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Forcibly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Forcibly

Forcibly, zorla, şiddetle veya baskı altında yapmak anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. He was forcibly removed from the premises. (O, zorla mekândan çıkarıldı.)
2. The government forcibly relocated the residents. (Hükümet, sakinleri zorla yer değiştirdi.)
3. The suspect was forcibly restrained by the police. (Şüpheli, polis tarafından zorla engellendi.)
4. The company was forcibly closed down due to illegal activities. (Şirket, yasadışı faaliyetler nedeniyle zorla kapatıldı.)
5. The soldiers were forcibly conscripted into the army. (Askerler zorla orduya alındı.)
6. She was forcibly held against her will. (O, isteği dışında zorla tutuldu.)
7. The protestors were forcibly dispersed by the police. (Protestocular, polis tarafından zorla dağıtıldı.)
8. The kidnappers forcibly took the child from his mother. (Kaçıranlar çocuğu annesinden zorla aldı.)
9. The prisoners were forcibly fed during their hunger strike. (Mahkumlar, açlık grevleri sırasında zorla beslendi.)
10. The company forcibly implemented new policies without consulting its employees. (Şirket, çalışanlarını danışmadan zorla yeni politikalar uyguladı.)
11. The dictator forcibly silenced any opposition to his regime. (Diktatör, rejimine karşı herhangi bir muhalefeti zorla susturdu.)
12. The police forcibly entered the suspect’s home without a warrant. (Polis, arama emri olmadan şüphelinin evine zorla girdi.)
13. The refugees were forcibly repatriated to their home country. (Mülteciler, zorla ülkelerine geri gönderildi.)
14. The workers were forcibly prevented from unionizing. (İşçiler, sendikalaşmalarına zorla engellendi.)
15. The protesters were forcibly removed from the building by security guards. (Protestocular, güvenlik görevlileri tarafından zorla binadan çıkarıldı.)
16. The children were forcibly separated from their families at the border. (Çocuklar, sınırda ailelerinden zorla ayrıldı.)
17. The government forcibly sterilized certain populations. (Hükümet, belli kesimleri zorla sterilize etti.)
18. The police forcibly dispersed the peaceful protest. (Polis, barışçıl protestoyu zorla dağıttı.)
19. The woman was forcibly married against her will. (Kadın, isteği dışında zorla evlendirildi.)
20. The government forcibly evicted the residents to make way for a new development. (Hükümet, yeni bir projeye yer açmak için sakinleri zorla tahliye etti.)

Additional Examples

21. The suspect was forcibly dragged into the police car. (Şüpheli, zorla polis arabasına sürüklendi.)
22. The government forcibly took over the company’s assets. (Hükümet, şirketin varlıklarını zorla ele geçirdi.)
23. The protesters were forcibly sprayed with water cannons. (Protestocular, su topuyla zorla püskürtüldü.)
24. The students were forcibly expelled from the university for cheating. (Öğrenciler, hile yapmaları nedeniyle üniversiteden zorla atıldılar.)
25. The criminal was forcibly restrained and handcuffed by the police. (Suçlu, polis tarafından zorla engellendi ve kelepçelendi.)
26. The company forcibly seized the property of its debtors. (Şirket, borçlularının mal varlıklarını zorla ele geçirdi.)
27. The soldiers were forcibly interrogated for information. (Askerler, bilgi için zorla sorgulandılar.)
28. The government forcibly closed down the media outlet for reporting on corruption. (Hükümet, yolsuzluğu haberleştirdiği için medya kuruluşunu zorla kapattı.)
29. The protesters were forcibly arrested by the police. (Protestocular, polis tarafından zorla gözaltına alındılar.)
30. The animal was forcibly captured and taken to the zoo. (Hayvan, zorla yakalanıp hayvanat bahçesine götürüldü.)
31. The company forcibly relocated its employees to a different location. (Şirket, çalışanlarını zorla farklı bir yere taşıdı.)
32. The government forcibly shut down the opposition party. (Hükümet, muhalefet partisini zorla kapattı.)
33. The protesters were forcibly dispersed with tear gas. (Protestocular, göz yaşartıcı gazla zorla dağıtıldı.)
34. The workers were forcibly prevented from leaving the factory. (İşçiler, fabrikadan zorla çıkmalarına engellendi.)
35. The government forcibly confiscated the property of political dissidents. (Hükümet, siyasi muhaliflerin mal varlıklarını zorla el koydu.)
36. The soldiers were forcibly marched to the battlefield. (Askerler, zorla savaş alanına götürüldüler.)
37. The suspect was forcibly restrained and searched for weapons. (Şüpheli, zorla engellendi ve silahları arandı.)
38. The government forcibly removed the indigenous people from their ancestral lands. (Hükümet, yerli halkı atalarının topraklarından zorla çıkardı.)
39. The protesters were forcibly beaten by the police. (Protestocular, polis tarafından zorla dövüldü.)
40. The company forcibly terminated its employees without severance pay. (Şirket, çalışanlarını zorla işten çıkardı ve tazminat ödemedi.)