Force İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Force İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

FORCE (KUVVET)

Force is a physical influence that causes an object to accelerate or change its direction. It is a vector quantity, which means it has both magnitude and direction.

Example Sentences:

1. The force of gravity pulls objects towards the center of the earth. (Yerçekimi kuvveti, nesneleri dünyanın merkezine doğru çeker.)
2. The force of the wind pushed the boat off course. (Rüzgarın kuvveti tekneyi rotasından çıkardı.)
3. The police used force to break up the crowd. (Polis, kalabalığı dağıtmak için güç kullandı.)
4. The boxer’s punch was so powerful that it knocked his opponent out. (Boksörün yumruğu o kadar güçlüydü ki rakibini nakavt etti.)
5. The force of the water was too strong for the dam to hold back. (Su kuvveti, barajı tutmak için çok güçlüydü.)
6. The force of friction slows down moving objects. (Sürtünme kuvveti, hareket eden nesneleri yavaşlatır.)
7. The magnet exerted a force on the nearby metal objects. (Manyetik, yakındaki metal nesneler üzerinde bir kuvvet uyguladı.)
8. The force of the explosion shattered the windows in nearby buildings. (Patlama kuvveti, yakındaki binalardaki camları paramparça etti.)
9. The spacecraft was launched into space using the force of rockets. (Uzay aracı, roketlerin kuvvetiyle uzaya fırlatıldı.)
10. The force of the athlete’s jump helped her clear the high bar. (Sporcu’nun zıplama kuvveti, yüksek barı aşmasına yardımcı oldu.)
11. The force of the earthquake caused buildings to collapse. (Depremin kuvveti, binaların çökmesine neden oldu.)
12. The force of the sun’s rays can damage your skin. (Güneş ışınlarının kuvveti, cildinize zarar verebilir.)
13. The force of the motor allowed the car to climb the steep hill. (Motorun kuvveti, arabayı dik yamaçlarda tırmanmaya izin verdi.)
14. The force of attraction between the two magnets

15. The force of the impact caused a dent in the car’s hood. (Çarpışmanın kuvveti, arabanın kaportasında bir çukur oluşturdu.)
16. The force of the current carried the swimmer downstream. (Akıntının kuvveti, yüzücüyü akıntıya karşı sürükledi.)
17. The force of the horse’s kick broke the fence. (Atın tekme kuvveti, çitleri kırdı.)
18. The force of the crowd pushed me towards the stage. (Kalabalığın kuvveti, beni sahneye doğru itti.)
19. The force of the air resistance slowed down the skydiver’s fall. (Hava direncinin kuvveti, paraşütçünün düşüş hızını yavaşlattı.)
20. The force of the steam powered the locomotive’s movement. (Buharın kuvveti, lokomotifin hareketini sağladı.)