Foment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foment Nedir?

Foment, bir şeyi körüklemek, tahrik etmek veya uyandırmak anlamına gelen bir fiildir. Genellikle olumsuz bir olayı arttırmak için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The politician’s speech was designed to foment anger and division among the people. (Politikacının konuşması, insanlar arasında öfke ve ayrılık çıkarmak için tasarlandı.)
2. The extremist group is trying to foment a revolution. (Aşırı grup bir devrimi körüklemeye çalışıyor.)
3. His inflammatory statements fomented a riot in the city. (Ateşli sözleri şehirde bir isyana sebep oldu.)
4. The manager’s lack of action fomented dissent among the employees. (Yöneticinin eylemsizliği çalışanlar arasında muhalefeti arttırdı.)
5. The media has been accused of fomenting panic about the virus. (Medya virüs hakkında panik yaratmakla suçlandı.)
6. His words were calculated to foment rebellion. (Sözleri isyanı körüklemek için hesaplanmıştı.)
7. The activists are trying to foment change in the government’s policies. (Aktivistler, hükümet politikalarında değişiklik körüklemeye çalışıyorlar.)
8. The teacher warned the students not to foment trouble in the classroom. (Öğretmen sınıfta sorun çıkarmamaları konusunda öğrencileri uyardı.)
9. The rumors were intended to foment discord between the two friends. (Söylentiler iki arkadaş arasında anlaşmazlık çıkarmak için tasarlanmıştı.)
10. The agitator tried to foment a strike among the workers. (Ajitatör işçiler arasında bir grev çıkarmaya çalıştı.)
11. The dictator used propaganda to foment nationalism in the country. (Diktatör ülkede milliyetçiliği körüklemek için propaganda kullandı.)
12. The politician’s comments fomented a backlash from the public. (Politikacının yorumları halktan bir tepki yarattı.)
13. The radical group is known for fomenting violence in the city. (Radikal grup şehirde şiddet körüklemesiyle tanınıyor.)
14. The controversial issue has fomented heated debates among the citizens. (Tartışmalı konu vatandaşlar arasında hararetli tartışmalara sebep oldu.)
15. The company’s decision to cut benefits fomented discontent among the employees. (Şirketin faydaları kesme kararı çalışanlar arasında hoşnutsuzluğa yol açtı.)
16. The social media post was intended to foment outrage. (Sosyal medya gönderisi öfke körüklemek için tasarlanmıştı.)
17. The protest march was organized to foment change in the government’s policies. (Protesto yürüyüşü, hükümet politikalarında değişiklik

körüklemek için düzenlendi.)
18. The extremist group’s activities are fomenting fear and insecurity in the community. (Aşırı grupların faaliyetleri toplulukta korku ve güvensizlik körüklüyor.)

  1. The controversial artist’s work fomented debate about the boundaries of art. (Tartışmalı sanatçının eseri, sanatın sınırları hakkında tartışma yarattı.)
  2. The journalist was accused of fomenting unrest with her provocative reporting. (Gazeteci provokatif haberleriyle huzursuzluk körüklemekle suçlandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.