Folly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Folly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Folly İle İlgili Cümleler

Folly (noun) – an act or instance of foolishness or a foolish act.

  1. The boy’s folly led to his injury. (Çocuğun aptallığı onun yaralanmasına neden oldu.)
  2. She committed the folly of quitting her job without having another lined up. (Başka bir iş bulmadan işinden ayrılma aptallığına düştü.)
  3. It was a great folly to invest all his savings in that company. (Tüm birikimini o şirkete yatırmak büyük bir aptallıktı.)
  4. The government’s folly in ignoring climate change is costing the country dearly. (İklim değişikliğini görmezden gelerek hükümetin yaptığı aptallık ülkeye pahalıya mal oluyor.)
  5. He realized the folly of his ways and apologized. (Yaptığı hatanın aptallığını fark ederek özür diledi.)
  6. The folly of youth often leads to reckless behavior. (Gençliğin aptallığı sıklıkla sorumsuz davranışlara neden olur.)
  7. It was a folly to think that she could finish the project in one day. (Projenin bir günde bitirilebileceğini düşünmek bir aptallıktı.)
  8. The folly of the decision became clear when the company went bankrupt. (Şirket iflas edince, kararın aptallığı açıkça ortaya çıktı.)
  9. His folly in not wearing a helmet led to a serious head injury. (Kask takmama aptallığı ciddi bir baş yaralanmasına neden oldu.)
  10. The folly of his actions caused irreparable damage. (Eylemlerinin aptallığı geri dönüşü olmayan zarara neden oldu.)
  11. It was a folly to believe that he could cheat on the test and get away with it. (Sınavda kopya çekebileceğine ve bundan kurtulabileceğine inanmak bir aptallıktı.)
  12. The folly of war is that innocent people always suffer. (Savaşın aptallığı masum insanların her zaman acı çekmesidir.)
  13. He regretted the folly of his impulsive decision. (Düşüncesiz kararının aptallığını pişmanlıkla hatırladı.)
  14. The folly of youth is to believe that they know everything. (Gençliğin aptallığı her şeyi bildiklerine inanmaktır.)
  15. The folly of the plan became apparent as soon as it was put into action. (Planın aptallığı hemen uygulamaya konduğunda ortaya çıktı.)
  16. He realized the folly of his jealousy and worked to

overcome it. (Kıskançlığının aptallığını fark etti ve üstesinden gelmek için çalıştı.)
17. The folly of her spending habits became evident when she found herself in debt. (Harcama alışkanlıklarının aptallığı borçlu durumda olduğunda ortaya çıktı.)

  1. It was a folly to think that he could solve the problem without any help. (Yardım almadan sorunu çözebileceğine inanmak bir aptallıktı.)
  2. The folly of his decision to drive under the influence of alcohol led to a car accident. (Alkollü araç kullanma kararının aptallığı bir araba kazasına neden oldu.)
  3. The folly of their argument became apparent when they both realized they were wrong. (Tartışmalarının aptallığı, ikisinin de yanlış olduklarını fark etmeleriyle açığa çıktı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.