Premise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Premise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Premise

Türkçe anlamı: Önerme, iddia, varsayım, dayanak.

Örnek cümleler:

1. The premise of her argument is flawed. (Onun argümanının dayanağı hatalı.)
2. Let’s start with the premise that everyone is equal. (Herkesin eşit olduğu önermesiyle başlayalım.)
3. The premise of the movie is that love conquers all. (Filmin temel önermesi aşkın her şeyi yendiği yönünde.)
4. The entire plot of the book hinges on a single premise. (Kitabın tüm hikayesi tek bir varsayıma dayanıyor.)
5. What is the premise of your research project? (Araştırma projesinin dayanağı nedir?)
6. The detective had to examine each premise carefully to solve the case. (Polis memuru davayı çözmek için her bir önermeyi dikkatle incelemek zorunda kaldı.)
7. The premise of the experiment was to test the effects of caffeine on productivity. (Deneyin temel önermesi, kafeinin verimlilik üzerindeki etkilerini test etmekti.)
8. The argument’s premise was based on faulty data. (Argümanın dayanağı hatalı verilere dayanıyordu.)
9. The premise of the show is that contestants must complete a series of challenges to win the prize. (Programın temel önermesi, yarışmacıların ödülü kazanmak için bir dizi zorluğu tamamlaması gerektiği yönünde.)
10. Before you can make any conclusions, you must first examine the premise of the argument. (Herhangi bir sonuç çıkarabilmek için öncelikle argümanın dayanağını incelemelisiniz.)
11. Their entire business premise was based on providing excellent customer service. (Tüm işletmelerinin dayanağı mükemmel müşteri hizmeti sağlamaya dayanıyordu.)
12. The premise of the theory is that all matter is made up of tiny particles. (Teorinin temel önermesi, tüm maddenin küçük parçacıklardan oluştuğu yönünde.)
13. After examining the premise of the article was that technology is making us more isolated. (Makalenin temel önermesi, teknolojinin bizi daha yalnız hale getirdiği yönünde.)
14. Before we can accept the proposal, we need to examine its premise. (Öneriyi kabul etmeden önce, dayanağını incelememiz gerekiyor.)
15. The scientific study’s premise was that exercise has positive effects on mental health. (Bilimsel çalışmanın dayanağı, egzersizin zihinsel sağlık üzerinde olumlu etkilerinin olduğu yönündeydi.)
16. The premise of the play is that everyone has secrets. (Oyunun temel önermesi, herkesin sırları olduğu yönünde.)
17. Without a strong premise, the argument falls apart. (Güçlü bir dayanak olmadan, argüman dağılır.)
18. The premise of the article was that social media is harmful for mental health. (Makalenin temel önermesi, sosyal medyanın zihinsel sağlık için zararlı olduğu yönünde.)
19. The premise of the study was that stress has negative effects on the body. (Çalışmanın temel önermesi, stresin vücut üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu yönündeydi.)
20. Without a clear premise, the research project lacks direction. (Net bir dayanak olmadan, araştırma projesi yön eksikliği gösterir.)