Fluency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fluency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fluency

Fluency, kelime anlamı olarak akıcılık ve akışkanlık anlamına gelir. Dil becerilerinin hızlı, doğru ve düşünmeden kullanılabilmesi durumuna da fluency denir.

Örnek cümleler:

  1. She speaks English with fluency. (O, İngilizce’yi akıcı bir şekilde konuşur.)
  2. Fluency in a foreign language is essential for this job. (Bu iş için yabancı dilde akıcılık önemlidir.)
  3. The teacher praised the student’s fluency in French. (Öğretmen öğrencinin Fransızca’daki akıcılığını övdü.)
  4. It takes time and practice to develop fluency in a new language. (Yeni bir dilde akıcılık geliştirmek için zaman ve pratik gereklidir.)
  5. Fluent speakers of a language can easily express their thoughts and ideas. (Bir dilin akıcı konuşanları düşüncelerini ve fikirlerini kolayca ifade edebilirler.)
  6. The child’s fluency in sign language impressed everyone. (Çocuğun işaret dilindeki akıcılığı herkesi etkiledi.)
  7. Improving fluency in a second language requires regular practice. (İkinci bir dilde akıcılığı geliştirmek düzenli pratik gerektirir.)
  8. The actress’s fluency in several languages helped her get more roles. (Oyuncunun birkaç dildeki akıcılığı daha fazla rol almasına yardımcı oldu.)
  9. Fluency in written English is important for academic success. (Yazılı İngilizce’de akıcılık akademik başarı için önemlidir.)
  10. The tour guide’s fluency in Mandarin made the trip more enjoyable for the Chinese tourists. (Tur rehberinin Mandarin’deki akıcılığı Çinli turistler için daha keyifli hale getirdi.)
  11. Developing fluency in a new language can be challenging, but it’s also rewarding. (Yeni bir dilde akıcılık geliştirmek zorlu olabilir, ancak ödüllendirici de olabilir.)
  12. The student’s fluency in Spanish improved significantly after a year of studying. (Öğrencinin İspanyolca’daki akıcılığı bir yıl boyunca çalıştıktan sonra önemli ölçüde gelişti.)
  13. Fluent communication is essential for successful teamwork. (Başarılı bir ekip çalışması için akıcı iletişim önemlidir.)
  14. Improving fluency in a language requires not only speaking but also listening, reading, and writing. (Bir dildeki akıcılığı geliştirmek, sadece konuşmanın yanı sıra dinleme, okuma ve yazmayı da gerektirir.)
  15. The politician’s fluency in multiple languages impressed the international audience. (Politikacının birkaç dildeki akıcılığı uluslararası izleyiciyi etkiledi.)
  16. Fluency in a language can open up new job opportunities. (Bir dildeki akıcılık yeni iş fırsatları yaratabilir.)
  17. The language school focuses

on developing fluency in their students. (Dil okulu öğrencilerinde akıcılık geliştirmeye odaklanır.)
18. The teacher used various activities to improve the students’ fluency in speaking. (Öğretmen öğrencilerin konuşma akıcılığını artırmak için çeşitli etkinlikler kullandı.)

  1. Fluency in a second language can help with cultural understanding and integration. (İkinci bir dilde akıcılık, kültürel anlayış ve entegrasyona yardımcı olabilir.)
  2. The businesswoman’s fluency in Japanese allowed her to negotiate successful deals in Japan. (İş kadınının Japonca’daki akıcılığı, Japonya’da başarılı anlaşmalar yapmasına izin verdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.