Flat-Out İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flat-Out İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flat-out

Flat-out, tam güçle, tam hızla anlamına gelen bir İngilizce kelime öbeğidir.

1. He was driving flat-out on the highway. (Otoyolda tam hızla araba kullanıyordu.)
2. The athlete was running flat-out to the finish line. (Sporcu finiş çizgisine tam hızla koşuyordu.)
3. I’ve been working flat-out to finish this project on time. (Bu proje zamanında bitirmek için tam güçle çalışıyorum.)
4. The band was playing flat-out all night. (Grup tüm gece tam hızda çalıyordu.)
5. The company is expanding flat-out into new markets. (Şirket, yeni pazarlara tam gaz bir şekilde genişliyor.)
6. I am flat-out exhausted after running that marathon. (O maratonu koştuktan sonra tamamen bitkinim.)
7. She is flat-out refusing to attend the meeting. (Toplantıya katılmayı kesinlikle reddediyor.)
8. The factory is running flat-out to meet the high demand for their products. (Fabrika ürünlerine olan yoğun talebi karşılamak için tam kapasite çalışıyor.)
9. The chef is cooking flat-out to get the meals ready on time. (Şef, yemekleri zamanında hazırlamak için tam hızda pişiriyor.)
10. The workers were working flat-out to complete the construction project. (İnşaat projesini tamamlamak için işçiler tam güçle çalışıyorlardı.)
11. The football player ran flat-out towards the goal. (Futbolcu, gole doğru tam hızla koştu.)
12. She’s been studying flat-out for her upcoming exams. (Yaklaşan sınavları için tam gaz çalışıyor.)
13. The singer sang flat-out for hours on stage. (Şarkıcı sahnede saatlerce tam hızda şarkı söyledi.)
14. The team is training flat-out for the upcoming tournament. (Takım, yaklaşan turnuva için tam hızda antrenman yapıyor.)
15. He was pedaling his bike flat-out up the steep hill. (O, dik yokuşta bisikletini tam hızla pedallıyordu.)
16. The company is hiring flat-out to fill the open positions. (Şirket açık pozisyonları doldurmak için tam hızda işe alım yapıyor.)
17. The factory is producing flat-out to meet the demand. (Fabrika, talebi karşılamak için tam kapasite üretim yapıyor.)
18. She was sprinting flat-out towards the finish line. (O, finiş çizgisine doğru tam hızda koşuyordu.)
19. The musician played flat-out all night at the concert. (Müzisyen konserde tüm gece tam hızda çaldı.)
20. The team is working flat-out to complete the project before the deadline. (Takım, süresi dolmadan önce projeyi tamamlamak için tam güçle çalışıyor.)

21. The car was speeding flat-out down the empty road. (Araba, boş yolda tam hızla ilerliyordu.)
22. The company is investing flat-out in research and development. (Şirket, araştırma ve geliştirmeye tam gaz yatırım yapıyor.)
23. She’s been typing flat-out to finish the report before the deadline. (Raporu süresi dolmadan önce bitirmek için tam hızda yazıyor.)
24. The athlete was swimming flat-out to beat her personal best record. (Sporcu, kişisel en iyi derecesini geçmek için tam hızda yüzüyordu.)
25. The chef was cooking flat-out to prepare the dishes for the restaurant’s opening night. (Şef, restoranın açılış gecesi için yemekleri hazırlamak için tam hızda çalışıyordu.)
26. The workers were drilling flat-out to build the new oil rig. (Yeni petrol kulesini inşa etmek için işçiler tam hızda sondaj yapıyorlardı.)
27. The sales team is pushing flat-out to meet the monthly targets. (Satış ekibi, aylık hedefleri karşılamak için tam gaz çalışıyor.)
28. He’s been exercising flat-out to get in shape for the marathon. (Maraton için formda olmak için tam hızda egzersiz yapıyor.)
29. The musician was playing the guitar flat-out during the solo. (Müzisyen solo sırasında gitarını tam hızda çalıyordu.)
30. The factory workers were packaging the products flat-out to meet the shipment deadline. (Fabrika işçileri, sevkiyat tarihini karşılamak için ürünleri tam hızda paketliyorlardı.)