Powder İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Powder İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Powder Nedir?

Powder, genellikle ince toz halindeki bir maddenin genel bir terimidir. Bu terim, farklı endüstrilerde kullanılır, ancak en yaygın kullanımı kozmetik, ilaç, gıda, kimya ve metalurji endüstrilerinde bulunur.

Örnek Cümleler:

1. I need to buy some baby powder for my nephew. (Yeğenim için bebek pudrası almalıyım.)
2. The powder coating on my car’s wheels is starting to chip off. (Arabamın tekerleklerindeki toz kaplama dökülmeye başladı.)
3. I love adding a sprinkle of cocoa powder to my morning coffee. (Sabah kahveme biraz kakao tozu eklemekten hoşlanırım.)
4. The firefighters used a powder extinguisher to put out the fire. (İtfaiyeciler yangını söndürmek için tozlu bir söndürücü kullandı.)
5. She applied a light dusting of face powder before heading out. (Dışarı çıkmadan önce hafif bir pudra sürdü.)
6. The chemist mixed the powder with a liquid to create a solution. (Kimyager tozu bir sıvıyla karıştırarak bir çözelti oluşturdu.)
7. He put a little bit of powder on the slide before placing the microscope sample on it. (Mikroskop örneğini yerleştirmeden önce slayta biraz toz koydu.)
8. The soldiers camouflaged themselves with powder to blend in with their surroundings. (Askerler çevreleriyle uyum sağlamak için tozla kendilerini kamufle ettiler.)
9. The baker sifted the flour and sugar together to make a smooth powder. (Fırıncı, pürüzsüz bir toz yapmak için unu ve şekeri birlikte süzdü.)
10. The athlete poured some chalk powder on his hands to improve his grip. (Sporcu, kavrama gücünü artırmak için ellerine biraz tebeşir tozu döktü.)
11. The makeup artist used powder to set the foundation and prevent it from smudging. (Makyaj sanatçısı, fondöteni sabitlemek ve yayılmasını önlemek için pudra kullandı.)
12. The snowboarder loves shredding through fresh powder on the mountain. (Snowboardcu, dağda taze toz üzerinde kaymayı seviyor.)
13. The scientist analyzed the chemical composition of the white powder found at the crime scene. (Bilim adamı, suç mahallinde bulunan beyaz tozun kimyasal bileşimini analiz etti.)
14. The hiker slipped on the loose powder of gravel while descending the steep trail. (Yürüyüşçü, dik yamaçtan inerken gevşek çakıl tozu üzerinde kaydı.)
15. The air freshener dispenser releases a fine powder of fragrance into the room. (Hava temizleyici dispenserı, odaya ince bir koku tozu salar.)
16. The artist used a soft brush to carefully apply the powder pigment onto the canvas.

17. The mechanic poured some valve grinding powder onto the valve seat to smooth out its surface. (Tamirci, supap yatağındaki yüzeyi düzleştirmek için biraz valf taşlama tozu döktü.)
18. The magician produced a cloud of white powder as part of his disappearing act. (Sihirbaz, kaybolma numarasının bir parçası olarak beyaz bir toz bulutu oluşturdu.)
19. The farmer spread some lime powder on the soil to reduce its acidity. (Çiftçi, toprağın asiditesini azaltmak için biraz kireç tozu yaydı.)
20. The bartender rimmed the glass with salt powder for the margarita cocktail. (Barmen, margarita kokteyli için bardağı tuz tozuyla süsledi.)

(Hepsini bir arada göstermek için bir kez daha)

1. I need to buy some baby powder for my nephew. (Yeğenim için bebek pudrası almalıyım.)
2. The powder coating on my car’s wheels is starting to chip off. (Arabamın tekerleklerindeki toz kaplama dökülmeye başladı.)
3. I love adding a sprinkle of cocoa powder to my morning coffee. (Sabah kahveme biraz kakao tozu eklemekten hoşlanırım.)
4. The firefighters used a powder extinguisher to put out the fire. (İtfaiyeciler yangını söndürmek için tozlu bir söndürücü kullandı.)
5. She applied a light dusting of face powder before heading out. (Dışarı çıkmadan önce hafif bir pudra sürdü.)
6. The chemist mixed the powder with a liquid to create a solution. (Kimyager tozu bir sıvıyla karıştırarak bir çözelti oluşturdu.)
7. He put a little bit of powder on the slide before placing the microscope sample on it. (Mikroskop örneğini yerleştirmeden önce slayta biraz toz koydu.)
8. The soldiers camouflaged themselves with powder to blend in with their surroundings. (Askerler çevreleriyle uyum sağlamak için tozla kendilerini kamufle ettiler.)
9. The baker sifted the flour and sugar together to make a smooth powder. (Fırıncı, pürüzsüz bir toz yapmak için unu ve şekeri birlikte süzdü.)
10. The athlete poured some chalk powder on his hands to improve his grip. (Sporcu, kavrama gücünü artırmak için ellerine biraz tebeşir tozu döktü.)
11. The makeup artist used powder to set the foundation and prevent it from smudging. (Makyaj sanatçısı, fondöteni sabitlemek ve yayılmasını önlemek için pudra kullandı.)
12. The snowboarder loves shredding through fresh powder on the mountain. (Snowboardcu, dağda taze toz üzerinde kaymayı seviyor.)
13. The scientist analyzed the chemical composition of the white powder found at the crime scene. (Bilim adamı, suç mahallinde bulunan beyaz tozun kimyasal bileşimini analiz etti.)
14. The