Fictitious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fictitious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fictitious

Fictitious kelimesi Türkçe’de hayali, uydurma anlamlarına gelmektedir. Bu kelime İngilizce dilinde de aynı anlamlara gelmektedir. İşte, “fictitious” kelimesinin kullanımına örnek cümleler:

1. She created a fictitious character in her novel. (Romanında hayali bir karakter yarattı.)
2. The story was completely fictitious. (Hikaye tamamen uydurmaydı.)
3. The company used a fictitious name to avoid taxes. (Şirket vergilerden kaçınmak için uydurma bir isim kullandı.)
4. He told a fictitious story to impress his friends. (Arkadaşlarını etkilemek için uydurma bir hikaye anlattı.)
5. The artist painted a fictitious landscape. (Sanatçı hayali bir manzara resmetti.)
6. The article contained fictitious information. (Makale uydurma bilgiler içeriyordu.)
7. The book was based on a fictitious world. (Kitap uydurma bir dünyaya dayanıyordu.)
8. The company’s financial statements were found to be fictitious. (Şirketin mali tablolarının uydurma olduğu ortaya çıktı.)
9. The movie was a work of fictitious entertainment. (Film uydurma bir eğlence eseriydi.)
10. She wrote a fictitious diary entry. (Hayali bir günlük girdisi yazdı.)
11. The politician’s promises turned out to be fictitious. (Politikacının vaatleri uydurma çıktı.)
12. The story was so fictitious that it was hard to believe. (Hikaye o kadar hayaliydi ki inanmak zordu.)
13. The company’s fictitious advertising led to consumer complaints. (Şirketin uydurma reklamları tüketicilerin şikayetlerine neden oldu.)
14. The novel was set in a fictitious world. (Roman uydurma bir dünyada geçiyordu.)
15. The film was a fictitious retelling of a true story. (Film gerçek bir hikayenin uydurma anlatımıydı.)
16. The article contained fictitious quotes. (Makale uydurma alıntılar içeriyordu.)
17. The play was a work of fictitious drama. (Oyun uydurma bir dram eseriydi.)
18. The story was a completely fictitious account. (Hikaye tamamen uydurma bir anlatımdı.)
19. The writer created a fictitious world for her characters. (Yazar karakterleri için uydurma bir dünya yarattı.)
20. The company’s fictitious profits led to an investigation. (Şirketin uydurma karları bir soruşturmaya neden oldu.)

21. The conspiracy theory was based on fictitious information. (Komplonun teorisi uydurma bilgilere dayanıyordu.)
22. The website was shut down for publishing fictitious news. (Web sitesi uydurma haberler yayınladığı için kapatıldı.)
23. The novel was filled with fictitious characters and events. (Roman hayali karakterler ve olaylarla doluydu.)
24. The documentary was about the dangers of believing in fictitious ideas. (Belgesel, uydurma fikirlere inanmanın tehlikeleri hakkındaydı.)
25. The company’s fictitious claims led to a loss of credibility. (Şirketin uydurma iddiaları itibar kaybına neden oldu.)
26. The novel was praised for its use of fictitious elements. (Roman, hayali unsurların kullanımı nedeniyle övüldü.)
27. The actor played a fictitious character in the movie. (Aktör filmde hayali bir karakteri oynadı.)
28. The author was known for her fictitious writing style. (Yazar hayali yazım tarzıyla tanınıyordu.)
29. The story was based on a fictitious love affair. (Hikaye uydurma bir aşk ilişkisine dayanıyordu.)
30. The news article was exposed as a fictitious piece of propaganda. (Haber makalesi uydurma bir propaganda parçası olarak ortaya çıktı.)