Acuminous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acuminous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acuminous Nedir?

Acuminous kelimesi, keskin veya ince uçlu anlamlarına gelen bir sıfat olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. She had an acuminous tongue that often got her into trouble. (Onun keskin bir dili vardı ve bu sık sık sorun yaratırdı.)
  2. The acuminous blade easily cut through the tough leather. (Keskin bıçak sert deriyi kolayca keser.)
  3. The acuminous mountain peak was visible from miles away. (Keskin dağ zirvesi uzaklardan bile görülebilir.)
  4. The acuminous tip of the pencil broke off when he pressed too hard. (Kalem ucu çok sert bastığında kırıldı.)
  5. His acuminous wit made him a popular comedian. (Keskin zekası onu popüler bir komedyen yaptı.)
  6. The acuminous pain in her chest made it hard to breathe. (Göğsündeki keskin ağrı nefes almayı zorlaştırdı.)
  7. The acuminous wind cut through her clothing, making her shiver. (Keskin rüzgar kıyafetlerinden geçti ve titremesine neden oldu.)
  8. The acuminous criticism hurt his feelings deeply. (Keskin eleştiri duygularını derinden incitti.)
  9. The acuminous angle of the rock formation created a stunning view. (Kaya oluşumunun keskin açısı muhteşem bir manzara oluşturdu.)
  10. The acuminous taste of the lemon made her pucker up. (Limonun keskin tadı onu ekşitmeye neden oldu.)
  11. His acuminous intelligence allowed him to solve the puzzle quickly. (Keskin zekası ona puzzle’ı hızlıca çözmeyi sağladı.)
  12. The acuminous thorns on the rose bush made it difficult to prune. (Gül çalısındaki keskin dikenler budamayı zorlaştırdı.)
  13. The acuminous design of the skyscraper was a marvel of modern architecture. (Gökdelenin keskin tasarımı modern mimarinin bir harikasıydı.)
  14. The acuminous edges of the paper cut his fingers. (Kağıdın keskin kenarları parmaklarını kesmişti.)
  15. Her acuminous gaze made him feel uncomfortable. (Onun keskin bakışları onu rahatsız etti.)
  16. The acuminous sound of the alarm woke him up abruptly. (Alarmın keskin sesi onu aniden uyandırdı.)
  17. The acuminous scent of the spices filled the kitchen. (Baharatların keskin kokusu mutfakta yayıldı.)
  18. The acuminous turns of the mountain road made her car sick. (Dağ yolundaki keskin virajlar arabasında bulantıya neden oldu.)
  19. The acuminous colors of the sunset were breathtaking. (Gün batımındaki keskin renkler nefes kesiciydi.)
  20. The acuminous criticism was necessary for him to improve his writing skills. (Keskin eleştiri yazma becerilerini g

eliştirmesi için onun için gerekliydi.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Onun keskin bir dili vardı ve bu sık sık sorun yaratırdı.
  2. Keskin bıçak sert deriyi kolayca keser.
  3. Keskin dağ zirvesi uzaklardan bile görülebilir.
  4. Kalem ucu çok sert bastığında kırıldı.
  5. Keskin zekası onu popüler bir komedyen yaptı.
  6. Göğsündeki keskin ağrı nefes almayı zorlaştırdı.
  7. Keskin rüzgar kıyafetlerinden geçti ve titremesine neden oldu.
  8. Keskin eleştiri duygularını derinden incitti.
  9. Kaya oluşumunun keskin açısı muhteşem bir manzara oluşturdu.
  10. Limonun keskin tadı onu ekşitmeye neden oldu.
  11. Keskin zekası ona puzzle’ı hızlıca çözmeyi sağladı.
  12. Gül çalısındaki keskin dikenler budamayı zorlaştırdı.
  13. Gökdelenin keskin tasarımı modern mimarinin bir harikasıydı.
  14. Kağıdın keskin kenarları parmaklarını kesmişti.
  15. Onun keskin bakışları onu rahatsız etti.
  16. Alarmın keskin sesi onu aniden uyandırdı.
  17. Baharatların keskin kokusu mutfakta yayıldı.
  18. Dağ yolundaki keskin virajlar arabasında bulantıya neden oldu.
  19. Gün batımındaki keskin renkler nefes kesiciydi.
  20. Keskin eleştiri yazma becerilerini geliştirmesi için onun için gerekliydi.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.