Feverish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Feverish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Feverish İle İlgili Cümleler

Feverish, ateşli veya ateşli bir şekilde yapılan eylemlerle ilgili anlamlara sahip bir sıfattır. Ayrıca, birinin ateşi yüksek olduğunda hissettiği huzursuzluk hissini de ifade edebilir.

  1. She felt feverish after being out in the sun for too long. (Çok uzun süre güneşte kaldıktan sonra ateşi yükseldiği hissetti.)
  2. The team worked in a feverish pace to meet the deadline. (Ekip, takvimi karşılamak için ateşli bir tempoda çalıştı.)
  3. He had a feverish dream last night. (Dün gece ateşli bir rüya gördü.)
  4. The market was in a feverish state before the new iPhone launch. (Yeni iPhone lansmanından önce, pazar ateşli bir durumdaydı.)
  5. She had a feverish desire to finish her novel before the deadline. (Taslaklarını teslim etmeden önce romanını bitirme ateşi vardı.)
  6. He was sweating and looked feverish, so we took him to the doctor. (Terliyordu ve ateşli görünüyordu, bu nedenle onu doktora götürdük.)
  7. The city was in a feverish state of anticipation for the big football match. (Büyük futbol maçı için şehir ateşli bir beklenti içindeydi.)
  8. She had a feverish determination to succeed in her career. (Kariyerinde başarılı olmak için ateşli bir kararlılığı vardı.)
  9. The atmosphere in the classroom was feverish during the final exam. (Final sınavı sırasında sınıftaki hava ateşliydi.)
  10. He had a feverish passion for music and spent all his free time playing the guitar. (Müzik için ateşli bir tutkusu vardı ve tüm boş zamanını gitar çalarak geçirdi.)
  11. The company was in a feverish state of excitement after winning the award. (Ödül kazandıktan sonra şirket ateşli bir heyecan içindeydi.)
  12. She felt feverish and dizzy, so she decided to take the day off. (Ateşli ve başı dönüyordu, bu nedenle o günü izinli saydı.)
  13. The city was in a feverish mood during the festival. (Festival sırasında şehir ateşli bir ruh hali içindeydi.)
  14. He had a feverish imagination and could come up with stories on the spot. (Ateşli bir hayal gücü vardı ve hikayeleri anında uydurabilirdi.)
  15. The team’s feverish effort paid off when they won the championship. (Takımın ateşli çabası şampiyonluğu kazandıklarında kendini ödüllendirdi.)
  16. She had a feverish obsession with social media and spent hours scrolling through her feed. (Sosyal medya ile ateşli bir takıntısı vardı ve saatlerce beslemesine göz atm
  1. The patient was feverish and had to be hospitalized. (Hasta ateşliydi ve hastaneye yatırılması gerekiyordu.)
  2. The team’s feverish determination to win was evident in their play. (Takımın kazanma kararlılığı oyunlarında belli oluyordu.)
  3. She had a feverish need to control everything around her. (Etrafındaki her şeyi kontrol etme ihtiyacı vardı.)
  4. The feverish heat of the desert made it difficult to continue the journey. (Çölün ateşli sıcağı, yolculuğa devam etmeyi zorlaştırdı.)

(Türkçe karşılıklar kalın olarak belirtilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.