Featureless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Featureless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Featureless

Featureless, “özelliği olmayan” anlamına gelir. Bu kelime, bir şeyin özelliği veya özelliği olmadığı durumları ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The featureless landscape stretched out before us. (Önümüzde özelliği olmayan bir manzara uzandı.)
2. The building was plain and featureless. (Bina sade ve özelliği olmayan.)
3. The featureless sky was a dull gray. (Özelliği olmayan gökyüzü donuk griydi.)
4. The painting was criticized for being too featureless. (Tablo, çok özelliği olmadığı için eleştirildi.)
5. The featureless character made the movie boring. (Özelliği olmayan karakter filmi sıkıcı yaptı.)
6. The featureless wall was in desperate need of decoration. (Özelliği olmayan duvarın süslenmeye ihtiyacı vardı.)
7. The room was featureless, lacking any personal touches. (Oda özelliği olmayan, kişisel dokunuşlardan yoksundu.)
8. The landscape was featureless and monotonous. (Manzara özelliği olmayan ve monotondu.)
9. The plain and featureless design of the website was criticized by users. (Web sitesinin sade ve özelliği olmayan tasarımı, kullanıcılar tarafından eleştirildi.)
10. The featureless music failed to engage the audience. (Özelliği olmayan müzik, izleyicileri etkilemeyi başaramadı.)
11. The featureless sea was calm and still. (Özelliği olmayan deniz sakin ve hareketsizdi.)
12. The featureless room lacked character and warmth. (Özelliği olmayan oda karakter ve sıcaklık eksikliği yaşadı.)
13. The painting was too featureless to hold the viewer’s interest. (Tablo, izleyicinin ilgisini çekmek için çok özelliği olmayandı.)
14. The featureless performance was forgettable. (Özelliği olmayan performans unutulurdu.)
15. The featureless menu offered few options. (Özelliği olmayan menü az seçenek sunuyordu.)
16. The featureless landscape was a blank canvas for the artist. (Özelliği olmayan manzara, sanatçı için boş bir tuvaldi.)
17. The featureless design of the car lacked style and flair. (Arabanın özelliği olmayan tasarımı tarz ve cazibe eksikliği yaşadı.)
18. The featureless writing failed to convey any emotion or depth. (Özelliği olmayan yazı, herhangi bir duygu veya derinlik iletmeyi başaramadı.)
19. The featureless performance of the actor was criticized by the critics. (Oyuncunun özelliği olmayan performansı eleştirmenler tarafından eleştirildi.)
20. The featureless face of the statue was unremarkable. (Heykelin özelliği olmayan yüzü dikkate değer değildi.)

Continuation

“Devamı” veya “sürdürülmesi” anlamına gelen “continuation” kelimesi, bir durumun, faaliyetin veya hikayenin devam edeceğini ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The continuation of the project was uncertain due to budget cuts. (Bütçe kesintileri nedeniyle proje devamı belirsizdi.)
2. The continuation of the story was revealed in the sequel. (Hikayenin devamı, devam filminde ortaya çıktı.)
3. The continuation of the game was eagerly anticipated by fans. (Hayranlar tarafından oyunun devamı büyük bir merakla bekleniyordu.)
4. The continuation of the concert was postponed due to bad weather. (Kötü hava koşulları nedeniyle konserin devamı ertelendi.)
5. The continuation of the meeting was postponed until the following day. (Toplantının devamı ertesi güne kadar ertelendi.)
6. The continuation of the series was announced at the end of the season. (Dizinin devamı sezonun sonunda duyuruldu.)
7. The continuation of the project required additional funding. (Projenin devamı için ek fon gerekiyordu.)
8. The continuation of the book left readers on the edge of their seats. (Kitabın devamı okuyucuları heyecanlandırdı.)
9. The continuation of the plan was contingent on the approval of the board. (Planın devamı, yönetim kurulunun onayına bağlıydı.)
10. The continuation of the road trip was in doubt due to car trouble. (Araba arızası nedeniyle yolculuğun devamı şüpheliydi.)
11. The continuation of the film was left open-ended for a possible sequel. (Filmin devamı, olası bir devam filminin kapısını açık bıraktı.)
12. The continuation of the game was interrupted by a power outage. (Oyunun devamı bir elektrik kesintisi nedeniyle kesintiye uğradı.)
13. The continuation of the story was revealed in a shocking plot twist. (Hikayenin devamı, şaşırtıcı bir olay örgüsü ile ortaya çıktı.)
14. The continuation of the journey was uncertain due to a lack of supplies. (Malzeme eksikliği nedeniyle yolculuğun devamı belirsizdi.)
15. The continuation of the investigation revealed new evidence. (Araştırmanın devamı, yeni kanıtlar ortaya çıkardı.)
16. The continuation of the concert was enjoyed by the enthusiastic audience. (Konserin devamı, coşkulu seyirciler tarafından keyifle izlendi.)
17. The continuation of the project required the cooperation of multiple departments. (Projenin devamı, birden fazla departmanın işbirliğini gerektirdi.)
18. The continuation of the story was hinted at in the cliffhanger ending. (Hikayenin devamı, heyecan verici bir sonla ima edildi.)
19. The continuation of the game was saved by a last-minute goal