Accurate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accurate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accurate

Accurate, Türkçe’de “doğru, tam, kesin” gibi anlamlara gelir. İngilizce cümle içinde kullanımı şöyle olabilir:

1. The accurate measurement of the ingredients is essential for a successful recipe. (Başarılı bir tarif için malzemelerin doğru ölçümü önemlidir.)
2. He is known for his accurate predictions about the stock market. (O, hisse senedi piyasasıyla ilgili kesin tahminleriyle tanınır.)
3. The historian’s accurate account of the event provided valuable insights. (Tarihçinin olaya ilişkin doğru raporu değerli içgörüler sağladı.)
4. It’s important to be accurate when reporting on a news story. (Bir haber hikayesi rapor edilirken doğru olmak önemlidir.)
5. The weather forecast was accurate and it rained heavily as predicted. (Hava durumu tahmini doğruydu ve tahmin edildiği gibi şiddetli yağmur yağdı.)
6. He was able to hit the target with accurate aim. (O, doğru nişan alarak hedefi vurmayı başardı.)
7. The map was accurate and we were able to find the location easily. (Harita doğruydu ve konumu kolayca bulabildik.)
8. Her memory of the event was accurate and helped solve the mystery. (Olaya ilişkin hatırladığı şey doğruydu ve gizemi çözmeye yardımcı oldu.)
9. The scientific experiment required accurate measurements and precise calculations. (Bilimsel deney doğru ölçümler ve hassas hesaplamalar gerektiriyordu.)
10. The detective’s accurate deductions led to the arrest of the culprit. (Dedektifin doğru çıkarımları suçlunun tutuklanmasına neden oldu.)
11. The report provided an accurate overview of the company’s financial situation. (Rapor, şirketin finansal durumuna ilişkin doğru bir genel bakış sağladı.)
12. The calculator provided accurate results for complex calculations. (Hesap makinesi karmaşık hesaplamalar için doğru sonuçlar verdi.)
13. The referee made an accurate call and awarded a penalty kick. (Hakem doğru karar verdi ve penaltı vuruşu verdi.)
14. The doctor’s accurate diagnosis led to the correct treatment. (Doktorun doğru teşhisi doğru tedaviye yol açtı.)
15. The student’s accurate answer impressed the teacher. (Öğrencinin doğru cevabı öğretmeni etkiledi.)
16. The company’s accurate market research helped them make informed decisions. (Şirketin doğru

pazar araştırması bilinçli kararlar almalarına yardımcı oldu.)
17. The navigation system provided accurate directions and we arrived at our destination on time. (Navigasyon sistemi doğru yönlendirmeler sağladı ve zamanında varışımıza yardımcı oldu.)

18. The athlete’s accurate throw broke the record. (Sporcu’nun doğru atışı rekoru kırdı.)
19. The translator provided an accurate translation of the document. (Çevirmen belgenin doğru bir çevirisini sağladı.)
20. The lawyer’s accurate argument convinced the jury. (Avukatın doğru argümanı jüriyi ikna etti.)